Ve şunu hatırla; ölüm kapını asla geçmişte çalmaz ve ölüm kapını asla gelecekte çalmaz. Ölüm kapıyı şimdiki anda çalar. Yaşam da şimdiki anda çalar. Ölüme "Yarın gel" diyemezsin. Ölüm kapıyı da şimdiki anda çalar. Yaşam da şimdiki anda çalar. Tanrı da şimdiki anda çalar. Olan her şey, şimdiki anda çalar. Ve olmayan her şey, her zaman geçmişin veya geleceğin bir parçasıdır.
Sayfa 97 - Ganj YayınlarıKitabı okudu
yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık hava ağır toprak ağır yaprak ağır su tozları yağıyor üstümüze özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır eflâtuna çalar puslu lâcivert bir sis kuşattı ormanı
Sayfa 78 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, XXIV. BASIM: MAYIS 2017, İSTANBULKitabı okudu
Reklam
Sana koşulsuz sunduğum aşk, ona ihanet etmen anlamına gelmiyor. Ki ihanet bir insanlık suçudur bana göre. Ve ihanet, intikamın yan komşusudur; bir gün mutlaka kapını çalar
mazide kalan hatıralar gelir kapını çalar'
Sayfa 12 - Kuytu YayınlarıKitabı okudu
Bir gün bensizlik çalar kapını. Benli dünleri düşünür, avunursun. Sanma ki yalanlar içinde, ben gibi bir doğru bulursun.
Sayfa 325 - Vason YayınlarıKitabı okudu
İstanbul'u Sevmek
İstanbul'u sevmek ölmek gibi birşey Bir ömür boyunca durmadan yanmak Erimek her gecesinde biraz daha Her sabah alev halinde uyanmak Anlaşılmaz,vazgeçilmez bir tutku bu şehir En hüzünlü şarkıdır söylediği dalgaların Bulamazsın çoğu gün bir dost yüzü arar da Dalıp gidersin köpüklü izlerine mavnaların İnsanlar bir seldir caddelerinde boz
Sayfa 240Kitabı okudu
Reklam
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Kardeşim! Ölümün hemen ilerde olduğunu bilmiyor musun? Kim bilir belki sabahleyin kapını çalar belki akşam, belki gündüz belki de gece. Sonra kabrin soğuk yüzü ile karşılaşırsın. Ardından münker ve nekir melekleri gelir. Sonra kıyamet. O gün yanlış yapanların pişmanlık ateşi ile hasret çektiği gündür!
En sevdiğin misafir olur bazen yalnızlık!
Yalnızlık, randevusuz gelen bir misafir değil; önce ayak seslerini duyurur, sonra kapını çalar ve seni sana bırakıp gider...
Sayfa 87 - TİMAŞ YAYINLARIKitabı okudu
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Reklam
“…Aşk kapını çalar, içeri girer. Ya seni sen yapan her şeyi elinden alır ya da gökyüzünün renginin ne kadar güzel olduğunu, bulutların aslında ne kadar güzel koktuğunu anlatır.”
Hayat, türlü türlü gelir karşına, Sevdayla gelir, Acıyla, Mutluluk ve yalnızlıkla çalar kapını...
yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık hava ağır toprak ağır yaprak ağır su tozları yağıyor üstümüze özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır eflâtuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı karanlık çöktü denize yalnızlık çakmak taşı gibi ser elmas gibi keskin ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
Sayfa 78 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
yalnızlık hizla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık hava ağır toprak ağır yaprak ağır su tozlari yağıyor üstümüze Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız midır eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşatti ormanı
Resim