Sobalı bir evde otururduk çocukluğumda ve kış aylarında elektrik çok giderdi yaşadığım şehirde. Akşam yemeklerinden sonra gaz lambası yakılır,soba alev alev yanar 7 kardeş etrafına otururduk ablamın babaannemden öğrendiği masalları anlatsın diye. Her masal bambaşka bir hayal alemiydi bizim için. Nasıl sabırsız ve heyecanlı beklerdik o anın gelmesini.
Bu kitabı okurken çocukluğuma gittim. Ne kadar katıksız ve günahsız, saf ve temizmişiz.
Yıllar bizi örseledikçe yüreğimiz karaya çalınmış,insanlığımızı unutur olmuşuz.
Masum kimsesiz hayaller aleminde , kendi masalında yaşayan küçük bir çocuğun hikayesi. Sıradan bir hikaye belki ama bize değerlerimizi insanlığımızı sorgulatan bir hikaye.
Kendisini terkedip yalnız bırakan anne, babasına bile kin tutmamış onlara kavuşma anlarını kendi hayallerinde canlandırırken cansız varlıklara anlamlar yüklemiş ve derin,saf bir sevgi ile bağlanmış bir çocuğun masalı.Herşeyi kendi gibi yürek sahibi sanmış, anlam yüklemiş.Canlı,cansız her varlık onun için anlam ve değer kazanmış.
Çocukluk başkaymış, başka bir yürekmiş çocukluk.
Kinden, nefretten , günahtan kötülükten uzak bir alemmiş çocukluk. Sevgi üzerine kurulu bir dünyaymış çocukluk.O dünyaya bir kez daha dönmek ve hatırlamak istiyorsanız eğer bu masal tadındaki hikayeyi okuyun derim ben...