Çalınan Hayatlar
Koskoca çalınmış bir hayat, bir umut, yıllara sığamayan hayaller..... Daha neler sayamıyorum. Bir kadını dövmek,vurmak adamlık değil o bir can o bir hayat o bir hayal o bir Özgecan o ölmek istemeyen bir can bir KADIN !!!! Sözcükler dile getirilmiyor. Onca hayat onca hayal umut onca kadın öldürülüyor. Hangimiz başımızı kaldırıp yapma dedik. Kimimiz hakketi dedik kimimiz korktuk. Sonra ne oldu öldü öldü öldürüldü. Anlayın şunu demek istiyorlar kadınsan öldürülmeye mahkumsun diyorlar. Ya ben yaşamak mutlu olmak istiyorsam benimde hakkım değil mi nefes almak yaşamak... Onca çalınan hayat varken onca gömülen hayat varken dışarda özgür gezen kendini adamdan sayan ahmaklar, caniler var.
Boş verince yüreğin çapı genişliyor manzarası değişiyordu.Okyanusa bakan bir çift gözün gördüğü uçsuz bucaksız bir alan beliriyordu ufukta.Talibi çok oluyordu sığ suların. Derinliğe dalmadan boyunu aşmadan geçip gitmek istiyorlardı.Bulutlar kuşların konuşma balonu olup yazıyordu türlü hikayeleri.Kırk yerinden kırılınca insan kırk birinci yerinden
Reklam
Yıkıntılar leşler ve mezarlar Ve gece hışırtıları içinde Bin yıllık kar altından Ölüler kentinden Sıyrılarak Geceyi ışıklarla delerek Gelenler var biliyorum
Sayfa 420Kitabı okudu
124 syf.
9/10 puan verdi
Neyi kaybettiğini ve neyi aradığını bilmemek...
Bir tarafta hayaller vardır, dava aşkı vardır ve diğer tarafta ise hayatlar... Hayallerin hayata geçirilememesi ve davanın sekteye uğraması ne kadar acı ama gerçek. Bizler geleceği çalınmış bir milletiz. Yeni kurulan düzende artılarımız olduğu gibi eksilerimiz de oldu. En büyük eksimiz de İslam Medeniyet bilincimizi kaybetmiş olmak. Daha kötüsü de neyi kaybettiğimizin farkında olmamak. Özden uzaklaşmak ve öze dönmeye çalışmak... Bu kitapta toplumumuzun yaşadığı bu karmaşa ele alınmış. Bu kitapta kendi değerlerini kaybedenler de var, Kaybettiği değerleri arayanlar da... En üzücü tarafı da şu ki... Kaybettiği değerleri bulmak üzereyken kaybedenler de var. Özetle, karakterleri ve kurguyu beğendim. Okumaya değer bir kitap...
Ya Tahammül Ya Sefer
Ya Tahammül Ya SeferMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20137 okunma
Günümüz aydınları -yani şiir okuma eylemine girişeceģi umulan kümedeki insanların çoğunluğu- siyasetin, bilim kurumlarının baskısı altındadır. Anladığım kadarıyla da böyle baskılara hepsi eyvallah etmişlerdir. Sineye çektikleri bu baskılar yüzünden aydınlar —hiç olmazsa düşünme yeteneklerini muhafaza edenleri- ideolojileri el üstünde tutmak, çağın gerektirdiği hurafeleri savunmak zorunda kalıyorlar. Bu insanların şiir okumaları, okuduklarını siyasetin söz dağarcığına, bilimsel hurafelerin kuru mantığına, tercüme etmekten ibaret. Böylece şiirle azdırılmış bir ideoloji, ideolojiyle yere çalınmış bir şiir özentisi kaplıyor zihinleri. Bu yozlaşmanın tek nedeni şiir okumaya girişeceği beklenen kişinin kafasındaki siyaset kalıplarının, soyut inanç kalıplarınin müdahaleciliğidir. Bu donuk hayaller, şiirin devingen gerçeğini karartırlar. Başka bir şey daha var: O da bazı şairlerin kendilerini siyasi doğruları, inanç soyutlamalarını savunabileceklerine inandırmış olmalarıdır. Ama ideolojik doğrular her zaman şiirin taşıdığı canlı işaretten daha aşağı düzeydedir. Şair başkasından öğrendiği doğrulan savunmaya kalktı mı, ya o dogruların darlığında tıkanacak"} ya da şiirin vereceği asıl şey neyse onu feda edecektir.
Sayfa 30 - ŞÛLE YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.