"Eğer bir yanınla bir şeyi sevmezsen şiddetle nefret edemezsin ondan."
Zaman bizi yaşlandırıyor, ama bize aynı zamanda günü ve geceyi de veriyor. Biz öldüğümüzde yerimize geçecek biri bulunuyor hep...
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
"Her yerde bir mahvolmuşluk var, düzensizlik evrensel boyutta. Görmek için gözünüzü açıp bakmanız yeter. Mahvolmuş insanlar, mahvolmuş şeyler, mahvolmuş düşünceler..."
"Kentin semtlerini ve sokaklarını ne kadar iyi tanırsa tanısın, kaybolmuş olma duygusundan kurtulamıyordu. Yalnızca kentte değil kendi içinde de kayboluyordu."
Gece mi olmuştu? Öyle olsa bile, başka bir yerlerde güneş parlıyor olmalıydı. Çin de söz gelimi. Zaten gece ve gündüz de göreli terimler değil mi? Belirli bir anda ikisi birden vardı.
Sayfa 131 - (çev.) Çağalı Güven, Gül, Aksoy Yayıncılık, İstanbul, 1998Kitabı okudu
Doğru olduğuna yürekten inanmadığın hiçbir şeyi söyleme. Bir yalanı düzeltmek olanaksızdır. Ben bir babayım, biliyorum.
Sayfa 84 - (çev.) Çağalı Güven, Gül, Aksoy Yayıncılık, İstanbul, 1998Kitabı okudu
Reklam
İyi günlerim de var, kötü günlerim de. Kötü günlerimde hep iyileri düşünürüm.
Sayfa 83 - (çev.) Çağalı Güven, Gül, Aksoy Yayıncılık, İstanbul, 1998Kitabı okudu
Çocuklar Tanrı'nın büyük bir lütfudur. Bunu hep böyle düşünmüşümdür.
Sayfa 83 - (çev.) Çağalı Güven, Gül, Aksoy Yayıncılık, İstanbul, 1998Kitabı okudu
Yumurtayı bilirsiniz (Humpty Dumpty). İnsanlık durumunun en saf tecessümü. Nedir yumurta? Henüz dünyaya gelmemiştir ama canlıdır. Humpty Dumpty şöyle der: "Bir sözcük kullandığım zaman, onunla ne anlatmak istediysem o anlama gelir yalnızca." "Ama mesele," diye karşı çıkar Alice, "bir sözcüğe bu kadar çeşitli anlamlar verip vermeyeceğindir.
Sayfa 78 - (çev.) Çağalı Güven, Gül, Aksoy Yayıncılık, İstanbul, 1998Kitabı okudu
New York'un her yerinde parçalanmışlık hâkim. Parçalanmış insanlar. Parçalanmış nesneler. Parçalanmış düşünceler.
Sayfa 74 - (çev.) Çağalı Güven, Gül, Aksoy Yayıncılık, İstanbul, 1998Kitabı okudu
Reklam
Tanrı'nın "Üreyin... ve yeryüzünü doldurun!" emrine cevaben, insanlar kaçınılmaz olarak batıya ilerleyeceklerdi. Amerika'nın ilk İngiliz göçmenleri bu emri yerine getirdiler.
Sayfa 48 - (çev.) Çağalı Güven, Gül, Aksoy Yayıncılık, İstanbul, 1998Kitabı okudu
... öylesine uzağındaydı ki başlangıcın, burası aklına getirebileceği bütün sonlardan kötüydü.
Sayfa 126Kitabı okudu
Yalanı geri alamazsın. Gerçek bile yeterli olmaz buna.
Sayfa 106Kitabı okudu
....bir bakıma herkes yumurtadır. Varız ama kaderimizde yazılı olan biçimi henüz almamışızdır. Tepeden tırnağa olasılığızdır, henüz gelmeyen şeyin özneğizdir.
Sayfa 102Kitabı okudu
"Artık ölmek istemiyordu ama yaşamaktan pek keyif aldığı da söylenemezdi. Ancak hiç değilse yaşadığı için mutsuz değildi. Hayattaydı; ve bu değişmeyen gerçek yavaş yavaş onu büyülemeye başlamıştı; sanki ölümünden sonra yaşamayı sürdürüyordu."
Resim