köylerde,
kilise çanının
yangını haber verişi gibi,
sesleniyordum:
“İşte!
işte kalbim!
alın, sizin olsun!”
Bu koca anıt ulumaya başladığı
zaman,
bütün o hanımlar,
toz duman,
çamur,
ya da kar içinde
benden uzaklaşıyor,
bayram fişeği gibi kaçıp gidiyorlardı:
“Yoo, biz daha küçük boydakini arıyorduk,
bize şöyle tangomsu bir şey gerek...’’
Taşıyamam artık,
ama taşıyorum işte bu yükü.
Başımdan atmak istiyor,
ama çok iyi biliyorum ki,
atmayacağım.
Kaburgalar yerinden fırlayacak.
Göğüs kafesi çatırdadı bunca ağırlığın altında.
Esasına bakılırsa, izlenen toplum aynı zamanda izleyen, gözetleyen, mahrem alanlara “erişim sağlamak” isteyen kişidir.
Neoliberal birey sosyal medya sayesinde üç fonksiyonla mahremiyeti delip geçer: izlenmekten rahatsız olmaz sosyal medya bağlamında takipçi sayısının ve aldığı beğenilerin çokluğu ile övünür, mobese ve güvenlik kameralarını
SENİ BİR BEN ANLADIM SANIRIM BEN DE YANLIŞ ANLADIM..
Ben ona Behçet diyorum. Kendi karakterinden ötürü sanırım aramızda böyle bir yakınlık oluştu.
Eminim hayatta olsaydı ve bir karşılaşma imkanımız bulunsaydı “Behçeeeeeet” dememden kesinlikle rahatsız olurdu.
Bazı yazarları tanımıyoruz, tanıyamıyoruz. Ama nasıl?
Genelde çoğu kişinin düştüğü hata
Sırf yazmış olmak için yazılmış kitaplarda bugün. Beyefendi Batılı kişisel gelişim yazarlarına ağır eleştiri okları atarken kendisini melek ilan etme çabasının örneğidir bu kitap. Kendisinin deyişiyle arka cebi doldurmak için yazmış kendisi de başkalarını taşlarken. Keşke birilerine yalakalık yapmak yerine sözlerinin arkasında durabilen bir yazar olabilse... Buzdolabını, konserve yiyecekleri kafir icadı ilan ederken evindeki buzdolabından konserve salça , konserve bezelyeyi kullanıp yemek yapmasa mesela... Yada kitabı yazarken kullandığı laptobu, yayınevini aramak için kullandığı telefonu , veyahut arkadaşına mesaj attığı sosyal medyayı kullanmasa hani kafirleştiriyormuş ya sözde biz insanlari... Üstüne insanlara tembel demek isterken kadınları kötülerken annesinin cinisiyetini göz önünde bulundurabilse. Dünya'yı güzelleştiren kadınlardır.
Ve Dinimizi kendi çıkarları için kullanmasa, yalakalık , fesatlık kokmasa belki güzel bir kitap olabilirdi.
Bir söz vardır iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır tarzında.
Ve ayrıca kendi yapamıyor diye elaleme çamur atmak yerine çaba sarf etse ve biz okuyucuların bu güzel vaktini boş yere harcamasa... Okumanızı hiç tavsiye etmem şahsen. Ve 10 üzerinden değerlendirmeye kalksam 0 alır. Ve hatta -10 veriyorum...