Albert Camus'a göre "saçma", bilinç ile dünyanın ilişkisidir. Saçma, insanın dünyadan kopuşunun, onun anlamlı ve özlemlerine uygun düşen bir ilişkiyi kuramayışının ifadesidir. Eserdeki kahraman ölümle biten Dünya'nın saçma olduğunu düşünerek saçmanın kavramından habersiz, saçma Dünya'da yaşayan bir insanın duygusuyla yaşamaktadır bu sebeple romanda geçen saçma durumların (kahramanın annesinin ölümüne soğukkanlılıkla yaklaşması, öldürdükten sonra cesede 4 el daha ateş etmesi, annesinin ölümünden sonraki duygusuzluğunun cinayeti işlediğine dair delil gösterilmesi, davasında onu karıştırmadan çözümlemeleri vb.) duygusunu hissetmemiştir. Tüm bu saçma duyguları hissetmemesi nedeni, evrensel hukuk kanunları tarafından değilde toplumun değer yargılarının olayların değerlenmesinde büyük bir hak sahibi olduğu bir yaşamda toplumun yargılarına, alışkanlıklarına kendince gerekçeleri vardır; alışarak, adapte olarak veya saçma olan bu dünyada şimdi ile 20 yıl sonra ölmek arasındaki farkın dışında her şeyin aynı olmasına sırtını dayayarak saçma sebepler bulur ve bu sebepler onun bilinçliliğine dayanır yani tam bir bireydir, bir yabancıdır. Saçma kavramının dünyadan kopmak olduğundan habersiz, saçma duygusu içinde yaşayan bir yabancıdır. Albert Camus'un "saçma" hakkındaki felsefesini bilmeyen okursa romanın içeriğine anlam veremeyebilir. Felsefesini az buçuk duyan araştıran herkes Mersault'ta kendinden bir şey bulacaktır.Alışılmışın dışındaki üslubuyla sık rastlanan eserlerden değildir. Okuduktan sonra günlerce üstünde düşüneceğinizi söyleyebilirim.