Pir Sultan, asılırken taşlansın diye Hızır Paşa'dan buyruk çıkmış... Taşlamayanlar cezalandırılacakmış... Bu yüzden herkes eline bir taş alıp atmış... Fakat taşların hiçbiri Pir Sultan'a dokunmuyormuş... Musahibi, tarikat arkadaşı Ali Baba da oradaymış... Taş atmaya bir türlü eli varmıyormuş... Bir gülü gizlice ona fırlatmış... Pir Sultan onu görmüş, pek üzülmüş...
Onun üzerine şu ağıtı yakmış:
***
Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz,
Hak'tan emrolmazsa irahmet yağmaz..
Şu ellerin taşı hiç bana değmez,
İlle dostun gülü yaralar beni...
***
Gerçi dervîş-i fakîrüm ser ü sâmânum yok
Devlet-i şâh-ı cihân -bana şitâbânum yok
Künc-i külhân bana cây oldı ise âlemdür
Gayr-i masû'-ı Hudâ seyre gülistânum yok
Dehenünle bana va'd itmeye sultânum yok
Dime yok yerlere va'd eyleme cânum yok
Cânuma cân ile kasd eyler ol ağyâr benüm
Cânâ ahvâlümi arz eylemeğe cânum yok
Ney gibi nâle vü ah eylemede giryânum
Şeh-süvârum dime NÂYÎ gibi nâlânum yok
"İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için. Ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için."
Hüseyin Nihal Atsız
Herkesin bir hayat felsefesi vardır. Kimisi gezip eğlenmek, kimisi evlenip çoluk çocuğa karışmak, kimisi hayallerinden, sevdiklerinden vazgeçip gençliğini hiçe sayarak; vatanı, milleti, devleti, bayrağı
Güzel kokan emler şifalı olur. Ne ki güzel kokuyor, odur ki cana can katar. Güzel kokmayan hiçbir şey ağzına almayacaksın. Ölüm insanoğluna kötü kokarak gelir. Ne ki buldun güzel kokuyor, hemen yiyeceksin ki şifa bulasın.
İçimizde şeytan var... Can kırıkları var. Nefret var, yalanlar var... Bir yanımız bizi çoktan terk etmiş, kaçıyor... Melankoli ve hüsran var... Keşke bazı geceler hiç sabah olmasa.
Ama hayat başkadır! Hayatın gerçek kahramanları roman kahramanları kadar kolay teslim olmazlar ölüme. Olamazlar. Can tatlıdır çünkü. Gerçek hayatta zamansız ölümlere sebep olanlar, hastalıklardır, savaşlardır, kazalardır.