Ertuğrul’un denizde boğulan Kaptanı Ali Bey’in kızı Neyire...
Neyire’nin oğlu Hasan Ali Yücel.
Hasan Ali Yücel’in oğlu Can Yücel.
Can Yücel de bir kızına Su adını koyar.
Su, Japon heyetini karşılayanların arasında yer alan Şeker Ahmet Paşa gibi çok değerli bir ressam olur.
Su, “Ali” adını verir oğluna...
Kaptan Ali Bey suda boğulur ama yıllar sonra Su’dan dünyaya gelir.
Sayfa 106
Çevre, fikirlerin yerini alan, boş gevezeliklere alıştıran, onu tek başına, yararlı, soylu emekten uzaklaştıran, onda edebi kaşıntılara neden olan şeydir. Sonunda insanı ruh kalesinin diriliğinden, erdeminden yoksun eder. Çevre, evet çevre kardeşlik ve dostluk kisvesine bürünmüş bayağılık, can sıkıntısıdır; içtenlik ve ilgi bahanesiyle anlaşmazlıkların, iddiaların birbirine eklenmesidir; çevrede arkadaşlık hakkı olarak, herkes her vakit yıkanmamış, kirli ellerini arkadaşının içine sokar, cevrede hiç kimsenin ruhunda temiz, ellenmedik tek bir yer yoktur; çevrede herkes anlamsız, cafcaflı konuşmaya, kendine güvenen bir akıl hocası, yaşını başını almış bir ihtiyar gibi görünmeye çok heveslidir; yeteneksiz bir şairi el üstünde tutarlar, ama "gizli" bir amaçla...
Sayfa 325 - Şçigrovski Kasabasının Hamlet'i - TÜRKİYE İş Bankası Kültür Yayınları 1.Basım
Divan edebiyatı (Nabi)
Yusuf Nabi'nin vefatı üzerine, devrinde cari olan adet üzere bir şair şöylece tarih düşürmüştü.
"Zuleyhâ-yı cihândan çekti dâmen Yusuf-i Nabi"
Manası:
Cihan adlı Züleyha'dan eteğini çekip ahirete gitti.
(Mısrada yer alan harflerin rakamsal değeri Nabi'nin ölüm yılını vermektedir. Hem matematik hem edebiyat ne müthiş bir incelik..)
Ancak şaşılacak olan şu ki bizzat Nabi Farsça bir beytinde
"Nabi ne huzûr âmed" demektedir. Yani;
"Nabi huzura geldi" aynı şekilde Nabi'nin beytide ebced hesabıyla aynı tarihi vermektedir.
Sayfa 47Kitabı okudu
Behlül Dânâ ile Harun Reşid
Harun Reşid devlet başkanıydı. Hep yanında olan Behlül Dânâ ise baş gözüyle gören için deli, kalp gözüyle gören için veli... Bir gün Behlül'e dedi ki Harun:"Gel seni vezir edeyim."
Karşı konulamaz bir teklif normal şartlar altında ama Behlül başka, " Danışayım!" dedi. Adam gönderdi peşine Harun; acaba kime danışacaktı. Döndü Behlül ve "Olmaz!' dedi, "Kabul edemeyeceğim!"
"Ben baktırdım" dedi Harun Reşid, "Sen belaya gitmişsin bu arada, kime danışmış olabilirsin ki?"
"Evet" dedi Behlül "Heladakilere danıştım işte! Dediler ki bana: "Bizler, herkesin elde etmek için azami gayret ettiği, hatta birbirleriyle kavga ettiği nefis şeylerdik; pahalı gıdalar idik. İnsan içine girdik, bir gece kaldık, bu hale geldik. İbret al bizden ve insan içine girme!"
"Dünya ibret alan içi hikmet yeri, ona kıymet vermeyen için ni'met yeri."
Sayfa 72Kitabı okudu
