Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
310 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Murat Menteş "Bu romanda anlatılanlar gerçek olmasaydı onları uyduramazdım." diyor Fink için. Sahiden de bir film senaryosu olabilecek kıvamda ancak gerçek bir hayat hikâyesini anlatan Fink, bir zamanlar dünya çapında ünlü bir reklam modelinin bol maceralı hayat hikâyesi aslında. Ana karakterimiz Göksenin Yıldırım, bir imza gününde Murat Menteş'in yanına gidiyor ve ona yaşadıklarını, başından geçen enteresan olayları anlatmak istediğini söylüyor ve orada "Fink" macerası da okurlar için başlıyor. Bir tarafta ışıltılı, zirvede yaşanan bir hayata sahip olan ve sonra olayların yaşanmasıyla sancılı, yıpratıcı bir sürece girerek yaşamaya devam eden ana karakterin başına gelenleri ve maceralarını okurken yer yer şaşırarak, yer yer kahkaha atarak ve en can alıcı noktalarda ise gerçekten düşüncelere dalarak kitabı okudum ve çok beğendim. Bana göre tek problem kitap boyunca, her sayfada "seci" sanatının kullanılması oldu çünkü metinde bolca iç uyakların kullanılması bazı yerlerde benim dikkatimi dağıttı tabi bu benden kaynaklı bir problem de olabilir :) Herkese iyi okumalar diliyorum.
Fink
FinkMurat Menteş · Alfa yayınları · 20212,837 okunma
365 syf.
·
Puan vermedi
ÇARESİZLİĞİN ROMANI
Bu eseri yazıldığı dönem ele alınarak inceleyecek olursak ilk olarak gözümüze romanın realizm akımının yoğun bir şekilde etkisi içinde olduğu çarpar.Çünkü aynı realizm akımında felsefe olarak benimsendiği gibi olağanüstü olaylara yer verilmemiş, yalnızca gerçeğe ve gerçek olabilecek unsurlara bağlı kalmıştır. Aynı zamanda yer alan kişileri
Eylül
EylülMehmet Rauf · İnkılap Kitabevi · 201739,5bin okunma
Reklam
Sırtüstü yatıp dinlendik biraz, ılık bir esinti vardı. Bir süre sonra doğrulup tentürdiyotu sürdü. Sigaralarımızı yaktık, yavaşça konuşarak oturduk orada. Gitmeye karar verdik sonunda. Evinin kapı­ sına kadar götürdüm. Orada durup kucaklaşırken birden sımsıkı yakaladı beni ve sürükledi. «Bırakamam seni daha,» dedi. Der demez de üstü­ me
Sayfa 81
264 syf.
·
Puan vermedi
·
13 saatte okudu
Müthiş bir kitap okudum. Aile hekimimle kitaplarla ilgili konuşurken
Koku
Koku
kitabından bahsetti bende üniversitedeyken kampüste gösterilen bir filmi ve o filmin bir sahnesini hatırlayıp böyle bir şey var mı diye sordum. Tabi henüz kitabın ortasında olduğu için bilemediğinden acaba bu kitapla o film aynı şeyi mi anlatıyor diye merak ede ede sonuna kadar okudum. Bazı bölümler de yer yer sıkılsam ve kafam dağılsa da genel olarak konu farklı ve içine alan bir konu olduğu için bitirmekte zorlanmadım. En can alıcı sahnesinin o filmde gördüğüm son sahne ve kitabın da son bölümü olduğunu biterken farkettim. filminide izlemeyi düşünüyorum. Kokulara; insan kokularına insanlara bakışımıza ve bazen neden olduğuna anlam veremediğimiz duygulara çok farklı yerlerden bakmaya başladım.
Esra Ezmeci
Esra Ezmeci
kokulara neden bu kadar önem veriyor şimdi daha iyi anladım. Farklı bir şeyler okumak isteyen herkese tavsiye ederim.
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201821,8bin okunma
RUH AVCISI ve CAN ALICI NOKTA...
- "Sözlerimdeki kapalılıkları, ruh yuvalarında sözlerimin akacağı mecraı hazır olanlara havale ederken, bir ipucu da vermek isterim: Ormanları adım adım dolaşan ve her çalı dibini karıştıran bir avcı, bir ruh avcısı alkıştan çatlayan tavanların altında en yaman hamlelerle muhataplarını kalbinden vurmaya çalışırken, o yer ve o ân için can alıcı noktayı bulmuşluğun takdir ve tezahürünü görüyor; topluluk ve alkış tufanı...
Sayfa 58 - 3.Levha, Âdem'in Doğuşu -Âdem'in Doğumu- İBDA YayınlarıKitabı okudu
İtilaf Kuvvetleri'nin diğer önemli bir hatası ise Liman von Sanders'in de değerlendirdiği gibi; Çanakkale'ye büyük bir çıkarma hareketi yapıp, aynı zamanda veya çıkarmadan önce donanma ile Boğazı zorlamaya çalışmamış olmalarıdır.5 Bu görüşü, İngiliz Generali Aspinali Oglander de yazdığı "Çanakkale Muharebeleri" kitabında
Sayfa 67 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
464 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Merhaba canlar... @pamukokumalar ın #pamukileciltlikitap etkinliği için seçmiş olduğum #sabaatahir kaleminden #küllervekor serisinin son kitabı olan #surlarveölüm de okunanlar arasında yerini aldı. İlk kitapta Âlimlerden, İmparatorluktan bahsetmiş, bir taraftan Maskelileri tanırken, diğer taraftan ailesi için savaşan Laila'nın mücadelesine
Surlar ve Ölüm
Surlar ve ÖlümSabaa Tahir · Epsilon Yayınevi · 202158 okunma
336 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
#Okudum #KitapYorum #HikâyeHırsızı #JeanHanffKorelitz #AltınKitaplar #Roman #336Sayfa Merhaba arkadaşlar, Bugün sizlere Altın Kitaplar'dan çıkan, çevirisini Çiğdem Öztekin'in yaptığı, Jean Hanff Korelitz'e ait "HİKÂYE HIRSIZI" isimli romanla geldim. Jean Hanff Korelitz, Amerikalı romancı, oyun yazarı, tiyatro yapımcısı
Hikaye Hırsızı
Hikaye HırsızıJean Hanff Korelitz · Altın Kitaplar · 2024259 okunma
Dosttan haber geldi bana durayım anda varayım Kurbanlığa bu canımı vereyim andan varayım Şol bir iki arşın bezin ne yeni var ne yakası Kaftan edeyim eğnime sarayım andan varayım Can alıcı hod geliser emâneti ver deyiser Ben emâneti ıssına vereyim andan varayım Gitti canım kaldım öyle nâcâr olup girdim yola Dostlar şâd olduğun bile göreyim andan varayım Münker ü Nekir geliser yer gök ün ile dolısar Ben bunlara cevâbını vereyim andan varayım Yazdığım çok günah öküş yürür idim dünyada hoş Ettiklerimin hesabın sorayım andan varayım Beslediğim nâzik teni terk etmeyim derdim onu Kara toprağa ben onu karayım andan varayım Ben bu ömür harmanını derdim getirdim uş yine Yunus aydır bu dükkânı dereyim andan varayım Yunus Emre
Onuncu Baskının Önsözü
İlk baskı 1986'da yapılmıştı. Birinci baskıdan tam 28 yıl geçmiş. 170 sayfadan, 559 sayfaya kadar artan bu serüven toplumdaki değişim sürecine paralel olarak kendi içinde değişimi de beraberinde getiriyordu. Birinci baskıda, can alıcı bilgilerin yanında helal gıdanın özlemini terennüm eden cüm- leler yer alıyordu...
Reklam
160 syf.
6/10 puan verdi
Anladığım kadarıyla Türk Edebiyatı'nda böyle bir öykü tarzı oluşmaya başladı. İlk başlarda tuhaf bulsam da sonradan alıştım sanırım. Emrah Serbes, Melisa Kesmez, Mahir Ünal Eriş tarzı. Birkaç tane daha var hatırlayamadığım. Hikayeler hep yarım kalıyor bir kere, sonra bolca küfür ve argo baharat gibi öykülerin her yerine serpiliyor. Vurgulanmak istenen bir yaşam tarzı, siyasi görüş vs varsa okuyucuyu sıkmak pahasına her hikayede cümlelerin aralarına ustaca sıkıştırılıyor ve asıl can alıcı nokta kitap ismi, muhteşem bir isim seçiliyor ki benim gibi ilginç kitap isimlerine zaafı olanlar kaçırmasın. Tıpkı daha önce okuduğum 'Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz' deki gibi, harika bir isim. Orada tüm öykülerde yer verilen hatta gözümüze sokulan alkol burda yerini solculuğa bırakmış. Hikayelerde geçen politik kavramlar hangi taraftan olursa olsun beni rahatsız etmez. Beni rahatsız eden solcuları bile bıktıracak şekilde solculuk vurgusu, alkol kullananları alkolden tiksindirecek derecede bir anlatım.Bunlar olmasa aslında samimi, akıcı öyküler. Kitabı beğenmedim diyemem, anlatımı çok güzeldi. Bazı cümleler özellikle, bunu böyle anlatmak nerden aklına gelmiş dedirtti. Bizden, tanıdık bildik şeyler hep anlatılan. Kitaptaki bazı hikayeler birbiri ile bağlantılı, benim en sevdiğim tür.
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...
Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...Mahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 20212,613 okunma
·
Puan vermedi
Knut Hamsun'un 'Açlık' romanı, roman tekniği açısından okuyucuya yeni şeyler vaad etmez. Dildeki ustalık düzeyi ve diğer 'edebi teknikler' açısından da aynı şey söylenebilir. Ama yazar kendi hayat hikayesinden yola çıkarak açlığı o kadar çıplak ve o kadar da çarıpıcı bir şekilde anlatıyor ki, etkilenmemek kesinlikle mümkün değil. Bir tür yazarak çığlık atmak denilebilir buna... Bilindiği üzere; insanlıkla hayvanlık arasındaki o aşılamaz denilen mesafe, uzun süreli açlık ve susuzluk devreye girdi mi, büyük oranda ortadan kalkar. Tarihte kıtlık yaşanan dönemlere bakıldığında bu çok açık görülecektir. Çoğunluk açısından yaşanan şey, hızla bir hayvanlaşma halidir. Tam da bu noktada kitabın kahramanı, azınlık içinde yer alarak, açlığa karşı daha çok insan kalmak amaçıyla canhıraş bir şekilde direnmeye çalışır. Üstelikte açlık ile birlikte diğer can alıcı sorunlara (mesela barınma) karşı yazmaktan, yazarak para kazanmaktan başka bir çaresi de yoktur. Bu durum romanda şöyle ifade edilmiştir; "Ne yapacağım, yazıyorum tabi. Ne yaparım başka? Benim geçimim bu." Dolaysıyla işi çok daha zordur. Söylenecek bir başka ise şudur; yazmak, yani edebiyat insan kalmakta ve de daha fazla insan olmakta ısrardır. Roman alttan alta bize bunu da tekrarlar. Satırlarına bir tür yazma aşkı sinmiştir. #açlık #açlıkromanı #okumak #roman #edebiyat #varlıkyayınları #knuthamsun #yazmak
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,7bin okunma
Her iki cins arasında, Oedipus kompleksiyle ilgili, bir başka farklılığın mevcut olduğunu da daha önce öğrenmiştik. Burada Oedipus kompleksi hakkında söylemiş olduğumuz şeylerin eksiksiz bir kesinlikle sadece erkek çocuğa tatbik edilebileceği ve iki cinsin davranışı arasındaki benzerliği vurgulamayı amaçlayan "Electra kompleksi" terimini reddetmekte haklı olduğumuz gibi bir izlenime kapılıyoruz. Ebeveynlerden birine karşı beslenen sevgi ile kendisinin bir rakibi kabul edilen diğerine karşı eşzamanlı olarak duyulan nefretin can alıcı kombinasyonuna sadece erkek çocukta rastlamaktayız. Onun durumunda, kendisini Oedipus kompleksi dönüşümünü geçirmeye zorlayan, süper egosunu yaratmasına öncülük eden ve böylelikle de bireyin kültürel toplulukta kendisine bir yer bulmasını sağlamak üzere biçimlenmiş bütün süreçleri başlatan, dişi genital organlarını görmesiyle kanıtlanan hadım edilme olasılığının keşfi olmaktadır. Babaya özgü faaliyetin içselleştirilip bir süper egoya dönüşmesinin ardından bir sonraki görev ise süper egoyu başlangıçta psişik bir temsilcisi olduğu figürlerden koparmak olacaktır. Gelişimin bu dikkat çekici evresinde erkek çocuğu infantil cinselliğini sona erdirmeye yönelten şey tam da kendi genital organlarına karşı beslediği narsisistik ilgi —penisini muhafaza etme kaygısı olacaktır.
Sayfa 10 - IIKitabı okudu
Bizim gerçeklikle bağlarımızın, aramızdaki iletişimin koparılması­ dır; en can alıcı yanı ise bizim duyarlılığımızın parçalanma­sıdır. Bunun varacağı yer ise, kendi sınıfsal, kültürel, tarihsel, toplumsal varlığımıza, sorunlarımıza, gelecek düşlerimize, mücadele gücümüze ve inancımıza yabancı hale gelmemiz­dir.
1.201 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.