Berî: Salim, kurtulmuş, temiz demektir
Ebûlferec, bir eserinde şöyle bir hikaye anlatır: Yolculuğa çıkan birisi, bir köy yakınında sanatkârâne inşa edilmis güzel bir kubbe gördü. Kubbenin üzerinde bir yazı vardı; neye delâlet edildiği bilinmek istendiği takdirde köyden sorulması isteniyordu. Yolcu merak sâikasıyla köye uğradı ve birçok kimselere sordu, fakat bir bilene rastlayamadı.
Metruk bir aşktan yeni kurtulmuş kadın, bir zamanlar uğruna ölmeye hazır olduğu adamı, başkasıyla görüp zerrece etkilenmemesine şaşacak.
Reklam
Kaç kadın, bir erkeği saatlerce can kulağıyla dinlemiştir?
Paşa’nın Latife Hanım’la evlenmesini yalnız Fethi [Okyar] Bey uygun görmüyordu. Ve sebep olarak da, Latife Hanım’ın Paşa’yı idare edecek yetenekte bir kadın olmadığını ve olamayacağını söylüyordu ki, ne yazık ki sonuç olarak Fethi Bey’in düşüncesi ve söyledikleri doğru çıkmıştır.
Von Lembke otuzsekizine geldiğinde ortaya birdenbire Yuliya Mihaylovna çıkıverdi. Geleceği bir anda parladı. Alçak gönüllü ve intizam sever von Lembke, kendisinin de onur sahibi bir insan olabileceğini hissetti. Yuliya Mihaylovna, eski hesaba göre iki yüz cana, bundan başka geniş tavsiye imkânlarına da sahipti. Öte yandan von Lembke güzeldi, kadın ise kırkını aşmıştı. Dikkate değer ki, von Lembke yavaş yavaş ona tutuldu.Lembke çok geçmeden belli rütbe ile belli nişanı aldı, ondan sonra da bizim vilâyete tayin edildi. Bizim vilâyete gelmeye hazırlanırken Yuliya Mihaylovna kocası üzerinde gayretle çalıştı. Fikrince von Lembke kabiliyeti olmayan birisi değildi, salona girmesini ve kendini göstermesini biliyordu, zekice dinlemeyi ve susmayı beceriyordu, oldukça iyi tavırlar kapmıştı, hatta söylev vermeyi biliyordu, hatta kafasında bazı fikir kırıntıları da vardı, en yeni ve lüzumlu liberalizmin cilâsını taşıyordu. Ama gene Yuliya Mihaylovna’yı telâşa düşüren bir tarafı vardı: pek az şey kapabiliyordu ve daimî kariyer aramalarından sonra gerçek bir dinlenmeye ihtiyaç gösteriyordu. Yuliya Mihaylovna kendi ikbalperestliğini ona da aşılamak istiyordu, o ise birdenbire kâğıttan bir kilise maketi yapıştırmaya başladı.
Teypte eski bir Cohen şarkısı: Yolumu gözleyen bir kadını terk ettim ,karşılaştık bir süre sonra 'Gözlerinin feri sönmüş' dedi bana:  'Aşkım, ne oldu sana? ' Böyle gerçeği söyleyince Ben de doğru söylemeye çalıştım ona 'Senin güzelliğine ne olduysa' dedim, 'Benim gözlerime de o oldu'. 8 - 10 dizeye sıkışmış hazin bir aşk hikayesi... Buruk; kırılmış oyuncaklar kadar... Ve yenik; 'keşke'li cümleler gibi... 
Reklam
602 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.