Duyguların Geometrisi Önce sevdim. Sevdiğimi öğrendim, sevebildiğimi farkettim: Sevdikçe kendimi kainatla topladığımı gördüm. Affetmeyi öğrendim: Affetmenin, dostlarımı onla çarpmak olduğunu farkettim. Pişman oldum: Pişman olduğumu itiraf ettim, pişman oldukça, hatalarımı küçük, anlaşılır ve bağışlanabilir parçalara bölebildiğimi gördüm. Hatırlamayı öğrendim: Hatırladıkça, sevgilerimin kare kökünü bulup, onlardan hüznü çıkardığımı farkettim. Değer vermesini öğrendim: Değer verdikçe sevgilerin küpünü bulup, onları mutlulukla çarpabildiğimi gördüm. İltifat etmesini öğrendim: İltifat ettikçe, insanlarla aramdaki en kısa mesafenin bir tebessümün resmettiği eğri bir çizgi olduğunu gördüm. Özür dilemesini öğrendim: Özür diledikçe nefretin ve öfkenin sonsuza bölündüğünü, böylece dargınlıkların limit sıfıra giderken yok olduğunu farkettim. Aşık oldum, aşkı tattım: Böylece bir üçgenin iç açılarının toplamının 180 dereceyi aşıp, bütün yamukları kendi içinde barındırabildiğini gördüm. Hüzünlendim: Hüznü sevdim, hüznün kalbime dokunmasına izin verdim. Böylece bütün mutlulukların ve zevklerin sonunda ayrılık çizgisine teğet geçip geri döndüğünü gördüm. Ve bir gün öleceğim: Kesinlikle öleceğim ve öldüğüm gün anlayacağım ki, yaşadığım hayat, paydası sonsuzluk olan basit bir kesirden ibaretmiş. Kesrin payında ne olursa olsun, ne kadar çok şey biriktirmiş olursam olayım, hepsi son işlemde sıfıra eşitleniyor. Kesrin üzerine, yani bu dünyaya, sonsuzluk cinsinden bir şeyler koymam gerekiyor. Yoksa elde var sıfır. Tüm bu işlemlerin sağlamasını yapmak isterseniz, kalbinize bir bakın.
Ağaç gibi; Mevsimlerin hepsine açık, Hüznü ve sevinci ağırlamaya hazır, Kuş cıvıltılarını çoğaltmaya arzulu, Gelip geçen her şeye dokunmaya hevesli. Bir yağmur damlasını okşamaya, Bir rüzgar dokunuşunu şarkı yapmaya hazır. Bekliyoruz...
Reklam
Varsın, an geçip gitsin. Varsın, insan göçüp gitsin. Varsın, ağyar yitip gitsin. Yeter ki, dilimiz Yâr'e yetsin. Yeter ki, elimiz Yâr'e yetsin.
Unuttuk... "Anımsamaz mı insan ki, üzerinden anılmaya değer bir şey olmadı bir süre geçti." İnsan Suresi, 75/1
Yakınlıklarımızı yitiriyoruz derken, en başta kendi kendimizle olan teması kaybediyoruz. Kendimizi yalın bir tarifin içine oturtmayınca, çizgimizi belirlemekte, yolumuzu ve yönümüzü çizmekte zorlanıyoruz.
Çekirdek toprak altına, toprak altında kalsın diye değil, topraktan çıksın diye atılır. Bunun için de bir varlık imtihanından geçer. Kabuğunu kınp kendini mahveder ve varlığından vazgeçerse, ağaç azametinde bir varlığa kavuşur. Dallar sayısınca göğe uzanır, çiçek çiçek güler, meyvelerce konuşur. Kabuğuna dokundurmaz ve çekirdek olarak var olmak isterse, derin bir yokluğa düşer, toprağın karanlığında mahvolur...
Reklam
664 öğeden 631 ile 640 arasındakiler gösteriliyor.