hocam n'aptın?
ne çok şey gitti seninle. sen ne çok şeymişsin meğer. deniz sende birikirmiş. gök senin kanında yükselir, dağlar senin teninde büyür, bahar senin gözlerinde dirilirdi... meğer ki ben... yazık ki ben... esef ki ben... kalbi mühürlü, gözleri perdeli... sağır ve dilsiz bir ben kalmışım.
ne ki çok oldu. çokça unuttum. sen eskiler arasında kayboldun. senin sızın, derin acın yüreğimde gömülü kaldı. sensiz yağmurların açtığı yaralar kapandı. kaç bahar geçti senin üzerinden? ve kaç bayram sensiz sevinçler yağdı yüreğime? seni bir taşın dibinde sessiz bıraktım ya, tanıdık ve âşinâ bir mezar oluverdin... senin gidişin de kanıksandı, senin yokluğun da normalleşti. iki tarih arasındaki kısacık çizgiye sen de yakıştın... gittin, gidenler arasında kaldı hayalin.
Reklam
geriye, bir sözlerim kaldı. gözlerinden haber veren sözlerim... mavi değil kelimelerim; kara, kapkara...
Kaval (tibia) kırığı gerçekten çok can yakıyor :(
Kırılan kaval kemiği yeni yeni kaynamaya başladığında arkadaşları ona İçkiye devam ederse sakat kalacağını söylediler. Fakat onun aldırdığı yoktu. Sonunda sarhoşken yine yakalandı ve falaka faslında kaval kemiği aynı yerden yine kırıldı. Artık topal bir insandı.
Sayfa 23
Yaralarınızı açık bırakın nefes alsınlar. Kapandıkça içine kanar iyileşmez yaralar. Ama... Kırıklarınızı saklayın. Insan kırığı can kırığı gibidir. Dokundukça keser parçalar. Yara ve kırık başkadır birbirinden. Yara size aittir. Kırık başkasına...
Can kırığı...
En iyisi genç ölmek; aklında tazeliğin kalır... Henüz kadeh tutuyorken Kırılmasıdır...
Reklam
804 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.