His diyarından sesleniyorum Ziyan edilmiş kırgınlıklardan taşmış buralar Arşa kadar ulaşmış masum dokunaklı gerekçeler İliştirilmiş cılız bir yakarış Neresinden tutsan kırgın Hesapsızca sevmeler bitirmiş yürekteki incelikleri Dökmüş bir bir masumiyeti Eller bir başka burada Yerde kaybettiklerini arar gibi gözler Dokunduğum her bir can yakıyor
Sen Yoksun Ya
Sen yoksun ya: Bir oğlu diğer oğlunu öldüren Adem'in, kendine inanmayıp dağa kaçan oğlunun boğulmasını izleyen Nuh'un, kavminin ateşe atılmasını izlediği İbrahim'in, çölde oğlu İsmail için su arayan Hacer'in, kendisine sığınan konuklarını sapkın kavminden korumak isteyen Lût'un, onbir kardeşinin kuyuya attığı
Reklam
Ey benüm sînemde cânum cânumun cân-pâresi .. Hasretünle onmadan kaldı derûnum yâresi .. ~ Kânî ~
Gün oldu kelimeler ateş, kelimeler can yongası oldu
Fotoğraftakiler ninem ve dedem Rabbim Rahmet eylesin birbirlerine kelimelerle bağlandılar çok güzel sevdiler birbirlerini ve çok güzel yaşadılar dillerinden son saatlerine kadar kelimeleri düşürmediler Kur’an aynen şöyle der: “Rabbi İbrahim’i kelimelerle sınayıp o da bu sınavı tamamladığında?” Hz. İbrahim’in ateşe atılması, babasıyla sınanması,
Gözlerinde dünya küçüğüm Gökyüzü; Nah kocaman işte ; sesli sessiz çığlıklarında; dağ yükü içime kırılıyor Senin o kırılgan ürkek sineklerin; iç çekişlerin gözlerime doluyor;
"Gidelim bu hayret mahallesinden Ne hüsn kaldı burda artık Ne de aşkın can pâresi..."
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Reklam
Eylül'ün içinde bir Akgül
Eylül'ün tam ortasında bir saat ileri Solgun güneşin sabah seyri Tütün sarısı yapraklar uzeri Bir akgül rengi... Çölde esen deniz kokusu Kubbelerindr yükselen ezan sesi Mihrabini yenilemiş düz mermer tortusu
“Canımın Paresi Sa’âdetlü Sultânım Hazretlerine derûn-ı gönülden enva’-ı büsyâr can u dilden sad-hezârân hezâr bin dürlü hasret iştiyaklarıyla bin bin du’alar ve senalar edüb yüzümü hâk-i pay-i şerife sürüb mübarek dest-i şerifinizi pus ederim. Benüm iki gözüm yoluna kurban olduğum devletlüm Padişahım, ümiddir ki, ben biçare cariyenizi kabul-ı müştak-ı azîm buyurula. Benim devletlüm ve benüm saadetim sultanım, mübarek mizac-ı şerifiniz nicedir? mübarek başınızdan ve cemi” azanızdan olsun ve mübarek ayağınızdan nicesiz? Şimdilik benüm devletlüm benüm sultanüm tamam hüsn-i afiyet üzeresiniz. Benim iki gözüm devletlüm Padişahım, Bârî-i Te’alâ Hazretinden hâcetüm budur ki, Hazret-i Hak vücud-ı şerifini cem? hatalardan ve belâlardan saklayub hemîşe hakkın hıfz-ı emânında olub ömr-i Nuh süresiz inşaallah. Benim Padişahım, benüm devletlüm, andan sonra Sultânım Cihangir Şah’ımın gözlerinden öperim. Andan sonra benüm saadetüm Hanum Peyk dürlü iştiyak ile yüzler sürüb hâk-i pay-i şerifinizi öper. Hüma Şah Ayşeciğim dahi Peyk Kadun hâk-i pay-i şerifinize yüz sürerler. Ümiddir ki, kabul oluna. Benüm Devletlüm, andan sonra sultanüm şehir ahvâlinden sorulursa, bi hamdillah emn ü emân üzere olub can u dilden sultanıma du’alar edüb cemî1 âlem sultanıma müştaklardır. Benüm devletlüm baki ne demek lâzım vesselam. Kemine Cariyen”. Ne hoş bir hitap📜🖋️
“Ey benüm sînemde cânum cânumun cân-pâresi Hasretünle onmadan kaldı derûnum yâresi.” Kânî
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.