Tanrılar sıkıldılar, insanı yarattılar. Adem yalnızlıktan sıkılınca Havva yaratıldı. O zamandan beri sıkıntı dünyaya girmiş ve nüfusa oranla artmıştır. Âdem tek başına sıkılıyordu: sonra Adem'le Havva birlikte sıkıldılar; sonra Adem'le Havva ve Habil'le Kabil en famille [ailecek] sıkıldılar; sonra dünya nüfusu arttı ve halklar en masse [kitleler halinde] sıkıldı. Kendilerini eğlendirmek için başı göğe değen bir kule yapma fikrine kapıldılar. Bu fikrin bizatihi kendisi kulenin boyunca sıkıcıydı ve sıkılmanın nasıl üste çıktığının korkunç bir deliliydi. Sonra uluslar, şimdi tıpkı insanların yurtdışına çıkmaları gibi, yeryüzüne dağıldılar, ama sıkılmaya devam ettiler. Bu sıkıntının yaratacağı sonuçları bir düşünün! İnsanlık o yüce yerinden aşağılara düştü, önce Havva'yla, sonra da Babil Kulesi'yle.
Eğer birisi karısının sıkıcı olmasından dolayı boşanmak istese, ya da görünce içi sıkıldığı için bir kralın tahttan inmesini, ya da dinlemesi sıkıcı olduğu için bir vaizin sürgüne gönderilmesini, ya da korkunç sıkıcı oldukları için bir başbakanın görevden alınmasını, bir gazetecinin müebbet hapsini istese, sonuç alamayacağını görecektir. Bu yüzden de dünyanın gitgide kötüye gitmesinde, sıkıntı arttıkça kötülüklerin gitgide artmasında şaşılacak bir yan yoktur. Can sıkıntısı bütün kötülüklerin anasıdır.
…dünyanın gitgide kötüye gitmesinde, sıkıntı arttıkça kötülüklerin gitgide artmasında şaşılacak bir yan yoktur. Can sıkıntısı bütün kötülüklerin anasıdır.