Safahat’ın 6. kitabı olan Âsım’ın edebiyatımızda müstesna bir yeri vardır. Âsım, neredeyse bütün edebiyat tarihçileri, araştırmacıları tarafından Mehmed Âkif’in olgunluk eseri, şaheseri olarak kabul edilmekedir.
Hep hayatın içinden konuşan şair, bu eserinde Birinci Dünya Savaşı’nı arkaplana alarak düşüncelerini ve toplum tasavvurunu ortaya koymaktadır. Birinci Dünya Savaşı’nın bizim için mühim olduğu kadar bütün dünya tarihi için önemli olan bir sahnesi, Çanakale ve Çanakkale’de savaşan gençlik Mehmed Âkif’in esas konusudur.
Millî şairimiz, bu kitabında bir gençlik modeli ve projesi ortaya koymaktadır. Aklı fikri yerinde, bilgili, müsbet ilimlere vâkıf, ama maneviyatı da kuvvetli ahlâklı bir gençlik. Bu gençlik, fizikî gücünü manevî gücüyle birleştiren “bütün insan” demektir.
Döneminde pozitivizmin tesiriyle, insanın sadece maddesine, fiziğine yönelik gençlik projeleri revaç bulurken, Mehmed Âkif bu eserinde bütünü gözeten modelini Âsım karakteri etrafında çizmiştir.
Baba tarafım Bursalı; Kırım asıllı. İzet Bey, Birinci Harpten önce Celal Bey(Bayar)'lerin mağazasında tezgahtqr olarak çalışıyor; sonra 4 yıl askerlik; yaya olarak sevk edildikleri Çanakale'de de kasık fıtığı olduğu için geri hizmette, ortaokula da devam etmiş oldukça okuryazar olduğu için de yazıcı olarak çalıştırılnuş. Yazısının güzel olduğu keşfedilince de meşhur Nusret Mayın Gemisi'nin bütün yağlı boya yazıları kendisine yazdırılmış. Fıtığı, burada bayağı işine yaramış; ama ölene kadar, bu fıtıktan muzdarip oldu; üniversitede okurken turist rehberliğinden kazandığım ilk parayla kendisine Fransız malı 'Docteur Gibaud-Paris' markalı bir fıtık korsesi almıştım, İstiklal Caddesi'nde, o zamanlar Ağa Camii'nin hemen bitişiğindeki, ünü yüz yılı aşkın lavanta kolonyalarının imalatçısı Rebul Eczanesi'nden. Hemen o gün takmıştı, Üsküdar Çiçekçi'deki iki akrabamızı ziyarete gitmiştik ve de "Aman yarabbi, dünya varmış; ne rahat yürüyorum artık" diyerek, tekrar tekrar memnuniyetini ifade etmişti. Ama bu korseyi takmak bir daha nasip olmadı kendisine: O gecenin ertesinde felç geçirdi, yattı dört-beş seneliğine, bir daha ayağa kalkamamak üzere.
Ey gayesi tepinmek , tıkınmak , gülmek olan
Ey ibrişim tutkular zindanına girenler
Ey düşmana en mahrem sırasını verenler
Bu destanın bayrağı gönderinden iner mi
Çanakale kutlu bir meşaledir;söner mi