Beden her an secdeye kapanmak üzre dimdik Ağıtlar getiriyor rüzgâr Anadolu'dan Ne son destan burcudur bu bir harbin, ne de ilk Yürek anaforları Antalya'dan, Bolu'dan
Bütün Türk Gençliğine:
Atandan kalmış olan kılıcı iyi bile, Onu bütün gücünle vuracaksın çağında. Savaş... Bunu tadını ey Türk sen bulamazsın, Ne sevgili yanında, ne baba ocağında... Savaşmaktan kaçınır, kim varsa alnı kara, Kan dökmeyi bilenler hükmeder topraklara... Kazanmanın sırrını bilmiyorsan git, ara “Çanakkale” ufkunda, “Sakarya” toprağında. Siyasette muhabbet... Hepsi yalan, palavra... Doğru sözü “Kül Tegin” kitabesinde ara... Lenin’den bahsederse karşında bir maskara, Bir tebessüm belirsin sadece dudağında. Yatağında ölmeyi hatırından sök, çıkar! Döşeğin kara toprak, yorganındır belki kar... Sen gurbette kalırsan, ben ölürsem ne çıkar? Ruhlarımız buluşur elbet “Tanrıdağı”nda...
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
Reklam
Arslana tahakkümü olur mu çakalların Gitme ey talih kuşu, hayalde kal, düşte kal
Ses ve adım; kin ve aşk; ölüm emri alanlar Başak başak dökülmüş bir kıyım harmanında Yaralanıp cepheden bir ân uzak kalanlar Memleket acıları hissediyor canında
Biliyorum, ben burda içli bir âh sesiyim Baktığım her noktada ya karanlık, ya serap Kuşatılan ruhların efkarlı gölgesiyim Yalnız umut dipdiri, ten viran, mevzi harap
Liman yanlış sahile çekse de alayları Soylu bir anıt gibi haykıracak kalanlar Ahtapot sarmaşıklar doldursa da koyları Korkar mı şarabını meleklerden alanlar
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.