İngilizler, Çanakkale seferine karar verince, Boğazlar ve İstanbul meselesi müttefikler arasında birtakım pazarlıklara yol açtı ve İstanbul'un, Türkiye'nin geleceğine dair birtakım antlaşmalar yapıldı. ilk antlaşma, İstanbul Antlaşması (The Constantinople Agreement) adı altında siyasi literatüre geçmiştir. İstanbul ve Boğazlar'ın geleceği sorusu meydana çıkınca, Rusya buralar üzerinde eski emel ve ihtiraslarını ortaya attı. 3 Mart 1915'te, yani Çanakkale'ye İngiliz taarruzundan on beş gün önce başlayan İngiliz-Fransız-Rus görüşmeleri 10 Nisan'da neticelendi.
Patrikhane'nin önemli siyasi çalışmalarından birisi de, diğer azınlıklarla işbirliğinin kurulması olmuştur. Fener Rum Patrikhanesi, bu ilişkileri sağlamak için yaptığı Türk aleyhtarı toplantılara Ermenileri ve Ermeni Patriği Zaven Efendi'yi de sık sık çağırmıştır. 5 Ocak 1919'da Aya Tiriyada Kilisesi'nde "Techir olunan Rum ve Ermenilerin İstirahat-ı Rehvi" adı altında yapılan ayin, Rum kiliselerinde gerçekleştirilen en büyük nümayişlerden birisidir. Bu ayinde konuşan Çanakkale Metropoliti, Türklerin mezaliminden bahsederek Rum ve Ermenilerin birleşmesini istemiştir.
Her sefer bir daha fethetti bu millet yeniden;
Çilemiz bitti sanırken yeni baştan doldu.
Çaldıran, Kosova, Çanakkale, Mohaç, Dumlupınar;
Her vatan sahası bir başka Malazgirt oldu.
18 mart 1915 deniz savaşı sonrası 25 nisan 1915te başlayan çanakkale kara savaşlarına dair yerli yabancı yazarlar, tarihçiler, araştırmacılar tarafından yazılmış birçok kitap var.
okumuş olduğum bu kitap dışarıdan bakıldığında bunlardan biri gibi görünse de aslında tam olarak böyle değil.
zira
Diriliş, Turgut Özakman'ın üçleme kitabından ilki. Her ne kadar roman olarak adlandırılsa da o kadar fazla kaynakçadan faydalanılmış, hemen her sayfada birkaç ve dipnot bulunan, belgeli kayıtlı bir kitap. Öyle bir emek var ki, yazarın hakkı ödenmez. Okurunun aklında hiçbir soru işareti ve bulanıklık bırakmayan bir eser hazırlamış.
Turgut Özakman sıkça kullandığı 'Çanakkale ruhu'nu bu kitapla iliklerimize kadar hissettiriyor. Çanakkale zaferinin, o dönemki atlatılan tehlikenin ve cumhuriyetin mimarları olan ecdadımızın okul kitaplarında ne kadar yüzeysel geçildiğini anlıyor insan. Çok acı... Milletçe birlik ve beraberlik içinde olmanın, kenetlenmenin ne kadar önemli olduğunu kavratıyor.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarının, şimdiye kadar bu topraklar için can veren tüm şehitlerimizin, ülkemizin kurtuluşuna zerre kadar dahi emeği geçenlerin ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Biz sevgili eşlikçilerim
Öte yandan artık "Kuvvet" statüsü verilmiş olan Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın barış dönemi teşkilat yapısı da birkaç ay içerisinde yeninden düzenlenmişti. Yeni haliyle Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığının barış dönemindeki kuruluş yapısı şu şekildeydi:
1) Genel Kuruluş
* Üç ordu,
* Sekiz kolordu,
* On altı piyade tümeni,
*
Din, kedinin pisliğini örttüğü toprak
olmamalıdır.
☆
"Hakiki bir müslüman, samimi bir mümin hiç bir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşidir. Çünkü anarşi hiçbir hak tanımaz. İnsanlık seciyelerini ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar seciyesine çevirir." Said-i
En çok, beş kitaplık "Mustafa Kemal'in Romanı" tarihî nehir romanıyla tanıdığımız Yılmaz Gürbüz, ustalığını Çanakkale Yanarken'de de biz okurlarına sunuyor.
İmparatorluğun son direnişi ama aynı zamanda Türk Kurtuluş Savaşı'nın habercisi olan büyük Çanakkale Zaferi tabandan tavana tüm insan katmanlarıyla bir panorama olarak resmediliyor.
Tabii ki bu, aynı zamanda Yarbay Mustafa Kemal'in Sarı Paşa yani Türk halkının umudu olarak doğuşunun da öyküsü.
Tarihî roman seviyorsanız mutlaka okuyun.