“Çanakkale Boğazından geçme fikri İngiltere’nin bahriye nazırı Winston Churchill’e aittir. Nitekim Churchill’in elinde muhteşem bir donanma vardı ve çok rahat bir şekilde geçebileceğini düşünüyordu. Mesela bir Queen Elizabeth zırhlısı vardı, âdeta bir yüzen şehirdi, muazzam bir endüstri eseriydi, ancak bizim açımızdan bakıldığında korkunçtu. Onların donanmasıyla bizim yok hükmündeki deniz gücümüz kıyaslanamazdı bile. İngilizler donanmalarına çok güveniyor ve bu nedenle diyorlardı ki, biz çok rahat bir şekilde Boğaz’ı geçip İstanbul’u alırız.
Biz zaferin 18 Mart’ta kazanıldığını düşünüyoruz. Çünkü o gün Nusrat’ın döşediği mayınlara çarparak batanlar olmuştu. Türk ordusunun kara tarafı kuvvetliydi, topçularımız iyiydi. Topçulara ‘mühendis’ (yani ‘le genie militaire) denirdi ve mühendis sınıfı Batılıların, İngiltere ve Fransa blokunun bilmediği kadar ve sandığından daha iyiydi. Türk ordusunu onlar yeterince tanımıyor, açıkçası çok da küçümsüyorlardı.
Nusrat Mayın Gemisi mayınları döşüyor, onlar da temizliyorlardı. Bir gece Nusrat tekrardan bir mayın döşeme faaliyeti yapar. Başarı, doğrudan doğruya hatlardan yapılan boğaz savunmasıyla kazanılmıştır. O koca birleşik donanmadan bazı gemiler battı. Hatta ön saflarda olan Fransızlar çok ağır darbeler aldılar. Mesela meşhur Goliath zırhlısı battı, haliyle çekildiler. Fransızlar çekilince ve Queen Elizabeth zırhlısı bile hasar gördüğü belli olunca, ‘ÇANAKKALE GEÇİLMEZ’ diye kesin raporu verdiler…”