Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çanakkale Zaferi Atatürk'süz Anlatılamaz!
Mustafa Kemal, 1914'te yarbaylığa yükselirken, Şubat 1915'te Tekirdağ'da 19.Tümen'in kurulması konusunda yetkilendirilir. 1915 Nisan'ında Çanakkale'de Anzak askerlerinin çıkarmaları başlar. Arıburnu'nda bu askerlerin durdurulması başarısı yine Mustafa Kemal'e aittir. 1 Haziran 1915'te albaylığa yükseltilir ve 10 Ağustos'ta Anafartalar komutanı olarak İngiliz ve Anzak birliklerinin durdurulmasında askeri başarılarına bir yenisini ekler.
Sayfa 27
18 Mart 1915- Çanakkale Deniz Zaferi
13.47- Inflexible su kesiminin altından ağır yara aldı ve savaş sahnesini terk etti. 13.50- Agamemnon zırhlısı aldığı 7 isabet sonucu Inflexible işe aynı kaderi paylaşır. 14.50- Bouvet isabet alır ve 639 kişilik mürettebatıyla alobora olur. 22.30- Ocean ve Irresistible batmıştır.
Sayfa 191 - ALFA
Reklam
Türkün, birbirinden parlak galibiyetlerle dolu, şerefli tarihinde “18 Mart Çanakkale Zaferi” pek kıymetli bir yer tutar. Çünkü Mehmetçik 1914-18 Cihan Harbi’ne katılmak zorunda kaldığı vakit, gafil avlandığı Trablusgarp ve Balkan harplerinden çok yorgun çıkmış ve bu iki kahpe çullanışın üzerinden henüz bir yıl geçmişti. Buna rağmen Avrupalıların artık bitti, tükendi sandıkları Mehmetçik, 1915 yılı Martının 18. günü İstanbul kapılarını zorlamaya kalkışan dünyanın en azametli, en kudretli iki büyük devletinin işbirliği yapmış deniz kuvvetlerine karşı o parlak zaferi kazanmaya muvaffak oldu. Öyle bir zafer ki, hesaba, mantığa sığmayan, akılları durduran bu yiğitlik mucizesi karşısında dost da, düşman da parmak ısırdılar.
18 MART 1915 DENİZ ZAFERİ, bir bakıma Nusret mayın gemisinin zaferidir. Karanlık Liman'a sahile paralel olarak döşediği yirmi altı mayın, düşmanın ateş gücü en yüksek zırhlılarını ya batırmış ya da yaralayarak saf dışı bırakmıştır.
Sayfa 101Kitabı okudu
Türkün, birbirinden parlak galibiyetlerle dolu, şerefli tarihinde “18 Mart Çanakkale Zaferi” pek kıymetli bir yer tutar. Çünkü Mehmetçik 1914-18 Cihan Harbi’ne katılmak zorunda kaldığı vakit, gafil avlandığı Trablusgarp ve Balkan harplerinden çok yorgun çıkmış ve bu iki kahpe çullanışın üzerinden henüz bir yıl geçmişti. Buna rağmen Avrupalıların artık bitti, tükendi sandıkları Mehmetçik, 1915 yılı Martının 18. günü İstanbul kapılarını zorlamaya kalkışan dünyanın en azametli, en kudretli iki büyük devletinin işbirliği yapmış deniz kuvvetlerine karşı o parlak zaferi kazanmaya muvaffak oldu. Öyle bir zafer ki, hesaba, mantığa sığmayan, akılları durduran bu yiğitlik mucizesi karşısında dost da, düşman da parmak ısırdılar.
Alman General Liman von Sanders Mustafa Kemal'i anlatıyor.
"Çanakkale Savaşı, inanılmaz zor bir döneme girmişti... Gökten yağmur gibi bombalar, mermiler yağıyordu. Savaşın gidişi bizi iyice bunaltmış ve sıkıştırmıştı. Artık daha fazla bir şey yapabileceğimizi düşünmüyordum. Tüm askeri kuvvetlere 'geri çekil' emrini verecektim. Bu bizi yenilgiye götürecek ilk adımdı... Yedi-sekiz saat geçmeden çadırın kapısı açıldı ve genç bir subay hızla içeriye girdi. Doğrusu şaşırmıştim... Bir generalin bulunduğu yere kimse izinsiz giremezdi. Ama genç subay öyle kararlı görünüyordu ki, ona çık dışarı demedim... 'Ne istiyorsunuz?' diye sordum. Genç subay(Mustafa Kemal), 'Generalim, ben bu topraklarda yetiştim, bu topraklar benim vatanım. Böyle su gibi harcanmamalı,' dedi. 'Peki, yapacak bir şey var mı?' diye sordum. Bana ne cevap verdi biliyor musunuz? 'Sizin yerinize geçmek istiyorum,' dedi. İlk anda çok gülünç gelen bu isteğine, 'Çok gelmez mi?' diye cevap verdim. O, bütün kararlılığıyla, 'Az bile gelir,' dedi. Mustafa Kemal, 8-9 Ağustos 1915'te Anafartalar Grup Komutanlığı'na getirildi. 10 Ağustos'ta Anafartalar Cephesi'nde düşmanı geri püskürterek Çanakkale Savaşı'nın kaderini değiştirmişti.
Sayfa 367 - Atatürk'ün Çevresinde Bulunmuş Kişiler ve Yakınları ile Yapılan Söyleşiler, Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2009, s. 143-144
Reklam
1934 Yılında, 18 Mart Deniz Zaferi kutlamaları vesilesi ile Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale Savaşında ölen Anzak askerleri ve onların aileleri için kendi eliyle bir metin hazırlamıştı. Bu metin dönemin içişleri bakanı Şükrü Kaya tarafından törende okundu: "Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." Mustafa Kemal Atatürk'ün bu ifadeleri, ülkesini işgale gelen düşman askerleri için söylendiğinden ayrı bir değer taşır. Mustafa Kemal Atatürk, dünyada hiçbir liderin yapamadığı bir biçimde Çanakkale'de ölen düşman askerlerini kendi evladı gibi görme alicenaplığını gösterebilmektedir. Bu bakış açısı da aynı zamanda Türk milletinin mertliğine ve alicenaplığına da bir delil teşkil eder.
Sayfa 210Kitabı okudu
18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi :))
Deniz de gök de kan kırmızıya kesmişti. Sabah marşlar çalarak Boğaza giren Birleşik Donanmanın gururlu zırhlıları, orta ve küçük savaş gemileri, torpidobotları, motorları, mayın arama-tarama gemileri Hamilton'un deyişi ile bir cenaze korteji gibi sessizce Çanakkale Boğazı'nı terk ediyorlardı. Sonunda onlar da yenilginin acı tadını tatmışlardı. Topçular şükür secdesine kapandılar. Bu zafer yüzlerce yıllık ezikliğe, emperyalizmi yenilmez sanmaya son veriyordu. Balkan yenilgisinin, Sarıkamış felaketinin, Süveyş fiyaskosunun cesaret kırıcı etkilerini silecekti. Emperyalistleri, parayı, çeliği, makineyi, barutu, kader sanılan zavallılığı, aşağılık duygusunu, Avrupa önünde emireri gibi durma alışkanlığını yenmişlerdi. Bu zafer daha büyük, zorlu direnişlerin, atılımların mayası olacaktı. Yurtseverler mutlu bir Türkiye yaratmak için kimi ciddi, kimi çocuksu, hepsi sevgi ürünü tasarılar düşünecek, hayallere dalacak, reçeteler yazacaklardı. Müstahkem Mevkide, tabya ve bataryalarda, bir Türk geleneği olarak herkes komutanını kutladı. Rütbelerine göre komutanı kucaklıyor ya da elini öpüyorlardı. Şamatasız, ağırbaşlı, soylu bir kutlamaydı.
Sayfa 180 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Çanakkale Savaşı deniz ve kara olmak üzere aylarca sürmüş ve birbirinden ayrı birçok zafer elde edilmiştir. Ancak yaygın olarak 18 Mart zaferi bilinmektedir. Bunda 18 Mart'ın daha sonraki yıllarda Çanakkale zaferinin yıl dönümü olarak belirlenmesinin de payı vardır. Fakat aylarca süren savaş içinde en parlak zafer 18 Mart 1915 tarihinde elde edilmiştir.
18 Mart 1915 günü düşman mermilerine göğsünü siper eden ve İtilaf donanmasına Çanakkale'yi geçirmeyen Müstahkem Mevki'nin muzaffer komutanı Cevad (Çobanlı) Paşa'ydı. O gün Kirte'ye askeri birlikleri teftişe gittiği için Cevad (Çobanlı) Paşa'nın yerine kurmay başkanı olan Selahaddin Adil Bey bakıyordu. Pek bilinmez ama "18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi" işte bu Selahaddin Adil Bey'in (sonradan Paşa oldu) komutasında kazanılmıştır. Onun şerefli ismi de tarihimizin bu altın sayfasından jiletle kazınmış ve yerine başkaları ikame edilmiştir.
Reklam
Birinci kuşak Gelibolu tarihine göre İngilizler en az üç kez -18 Mart, 25 Nisan ve 6 Ağustos 1915- kazanma şansı yakalamış ve zaferi kıl payı kaçırmışlardı.
18 mart 1915
Her milletin tarihinde Çanakkale Zaferi gibi abideler görülmez.. Bizde vardır ve bu bütün Doğu’da tektir.
18 mart 1915
Çanakkale zaferleri, büyük bir manevî gücün eseridir. Askerin bu zaferi dillerinde "Allah Allah" lafzı ile kazandığı ortadadır.
Sayfa 189Kitabı okudu
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.