Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mert Candur

"Bir dağ başında tek başıma kalsam, yalnızlıktan kurtulacaktım. Dolacak ve kaplanacaktım. Toprak benim zırhım ve kabım olacaktı."
Reklam
"Suriye'de o zamanlar Türk bulunmaz şeydi. Çünkü Çanakkale ve Erzurum vardı. Ateş, Türk'ü mıknatıs gibi çeker. Ancak cepheler sustuğu zaman, gerilerde Türk bulunabilir. Harp varsa, ölümsüz yerlerde yalnız araba, Dürzi'ye, Ermeni'ye, Rum'a, Kürt'e rastlayabilirsiniz. İngiliz ordularının Suriye muharebelerinde Arap ve Hint maskesi takındıklarını belki bilirsiniz; Hindistan'da başlarına raca sarığı geçirdikleri gibi! Harp başladı mı, bir sıra Arap, bir sıra Hintli ve bütün bu mozaik aşındıktan sonra haşmetli Britanya Kralı Hazretleri'nin sarışın özkanları görünür. Osmanlı İmparatoru Hazretler ise maskesini kıçına takar ve satrançta en kıymetli taşını öne sürer. Harpte bizim saflara düşen ilk kurşun, bir Türk aman'ı ile ses verir. Karşımızdaki ise ilk iniltilerinde Asya lisanları kullanır ve İngilizcesini zafer marşlarına saklar."
"Büyük harbin son yılındayız. Siper siper üstüne, şehir şehir üstüne devrilerek, İmparatorluk, çölde vurulmuş bir kervan gibi göçüyor. Aç sınır, aç köye dönüyor. İstanbul, korkudan, sıtma gibi sararmıştır. Harp zengini ile biraz parası olan akıllı Türk altın ve pasaport peşinde koşuyor: Türk kâğıdından ve Türk toprağından kurtulmak, hepsinin kaygusu bu... Altın, pasaport ve İsviçre!"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
176 syf.
8/10 puan verdi
·
22 günde okudu
Leonardo’nun Yahuda’sı
Leonardo’nun Yahuda’sıLeo Perutz
8.3/10 · 2.351 okunma
Reklam
“İnkıraz, kurtuluş... Bu kelimeleri şimdi ne kolay söylüyorsunuz. Bir milletin bayrağı, o milletin başı gibi düşer. İstanbul sokaklarında yedi düşman marşının birbirine karıştığını duymuş olanlardanım. Beyaz barbar, kaç sene pabuçlarını Ay Yıldız paçavrasına sildi. Sarayburnu'nda, İstanbul güneşi batarken, zenci davulu Marseyyez vurdu. Galata Şanghay çarşısına, Divanyolu Fas pazarına, İstanbul sokaklarında Mısırlı İngiliz'e, Cezayirli Fransız'a döndü. Karargâh kapılarında prensler racalık, büyük fikir adamları tebaalık dilenir oldular. Ben en büyük vatandaş kahramanlığının gözyaşlarını kurutmadan evden çıkmak olduğunu görmüş olanlardanım.”
“Sonra ne geliyor? Zafer ve sevinç… 1917’de ihtiyardım; 1922’de ilk gençliğe kavuştum.”
Mert Candur
Bir kitabı okumaya başladı
Eski Saat
Eski SaatFalih Rıfkı Atay
8/10 · 24 okunma
Mancino, Behaim'e ani bir ilgiyle baktı. "Sizce Türkler önümüzdeki sene İtalya'ya gelir mi?" diye sordu. Behaim omzunu silkip kupasına uzandı. "Venedik'e karşı güçlü bir filo kuruyorlar, tecrübeli gemi kaptanlarını da hizmetlerine aldılar," dedi. "Tanrı bizi korusun!" diye bağırdı taş ustalarından biri. "Venedik onların kahvaltısıysa, Milano da akşam yemekleri olur."
"Bir ölümden kurtuluş yok, bir de zamandan ve sirkeye bakınca bir zamanlar şarap olduğu anlaşılmaz."
Reklam
"Bu dünyada zaman zaman ihanet ve kötülük etmeden ayakta kalarak eserine hizmet edebilen kim var ki!"
"İnsan, yaşamının geri kalanı boyunca bir şimdiye ihtiyaç duyar, anlıyorsunuz ya, geçmiş zamanların hatırası yetmez."
“Başka türlü bir girizgâh yapmak gerekirse o zamanlar hayatı nasıl gördüğümden de bahsedebilirim sanırım. Onu ister bir yol olarak görsün ister büyük bir savaş, büyüyen bir ağaç ya da dalgalı bir deniz; bir insanı, hayatı nasıl gördüğünden daha iyi tanıtan çok az şey vardır.”
“Tren Sarı-Özek bozkırında ilerliyor, çarklar dönüyor, Tansıkbayev ve tutuklusu da aynı vagonda (her biri kendi rolünde) işçi sınıfının dâvâsına katkıda bulunuyorlardı. Dâvâ, yeni ideo- lojik düşmanları ortaya çıkarmaktı. Bu düşmanlar olmasa sosyalizm de düşünülemezdi, çünkü onlar olmayınca sosyalizm de dağılır, çöker, kitlelerin bilincinde kuruyup giderdi. İşte bunun için her zaman savaş verilecek, maskesi düşürülecek, yok edilecek biri olmalıydı.”
313 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.