Beklentilerine aldırış etmeyip sana inanmayan kim varsa, dahası sana inanmadığını yüzüne haykıran kim varsa sağır ol onlara; duyma.
Sesler azaldığında kendini daha iyi duyacaksın sesler azaldığında kendinle daha çok konuşacaksın.
Azalmak iyileşmektir.
Kalabalıklar kendine bile sağır eder insanı.
Kalabalıklar sadece onları duymanı ister.
Oysa mutluluk kendini duyabilenlerin armağanıdır.
Kalabalıkların ardına takılıp bilinmezlere koşmak yerine kendi içinde ağır adımlarla yürüyenler varabilir kendilerine.
Kendine yaklaşmak, mutluluktur.
Fernando Pessoa'nın harika bir şiiri vardır yol üzerine, her şeyden sıyrılıp yeni bir ben yaratmak için yeni yollara çıkmak isteği uyandırır bende.
"Yola çıkmak! Yitirmek ülkeleri!
Bir başkası olmak süresiz,
Yalnız görmek için yaşamaktır
Köksüz bir ruhu olmak!"
Sağır kalabalıkların derinleştirdiği o yalnızlık hissiyle boğulma halinde sürüklenirken yaşamın kıyısına, bir insan, tükendim dediğin yerde yeşertebilir yarına dair umutlarını. Geçmişe çare yoksa da sana bugününü armağan edebilir. Onun yüreği ebediyen evin olabilir.
Beklentilerine aldırış etmeyip sana inanmayan kim varsa, dahası sana inanmadığını yüzüne haykıran kim varsa sağır ol onlara; duyma.
Sesler azaldığında kendini daha iyi duyacaksın. Sesler azaldığında kendinle daha çok konuşacaksın.
Azalmak iyileşmektir.
Bir Kaplumbağa Hikâyesi
İnsanı yoran beklentilerdir. Çünkü beklentiler, beklendikleri yere asla gelmez.
Bir anonim kaplumbağa hikâyesi vardır, belki bilirsin. Bilmesen de tanıdık bir hikâye olduğunu göreceksin.
Kaplumbağalar kendi aralarında bir yarışma düzenlemişler. Epeyce yüksek bir tepeye ulaşmak hedefiyle başlamışlar ağır ağır yürümeye. Yarışmayı takip eden izleyici kaplumbağalar kendi aralarında, yarışmacıların da duyacağı sesle, onların asla başaramayacağını, o tepeye hiçbirinin ulaşamayacağını konuşup durmuşlar. Hedefin zorluğundan, kaplumbağalar sırayla yarıştan çekilip biraz dinlenip dönmeye başlamışlar. Sadece bir tanesi hiçbir şeye aldırış etmeden hedefe yürümeye devam etmiş ve günler sonra ulaşmış. Ahali bunun nasıl mümkün olabileceğini kafa yorarak kaplumbağanın dönüşünü beklemiş. Kaplumbağa zirveden döndüğünde ona sordukları ilk şey bunu nasıl başardığı olmuş. Kaplumbağa cevap vermemiş. Israrla sormaya devam etmişler ama faydasız. Kaplumbağa cevap verememiş çünkü sağırmış!
Bir gece ansızın, yine bir başıma yakalanmışken birilerinden kalma bir yalnızlığa, orada pençeleşirken en karşılıksız duygularla, bir isyan yükseldi içimde. Ciğerlerimi parçalayan, içimde başkalarına teslim ettiğim saçma sapan bir saltanatı sallayacak kadar saldırgan, bana düşman bir isyan yükseldi içimde...
Bazen böyle olur.
Birini ne kadar duymazsan o kadar gürleşir sesi, işitileceği zamanı kollar ve sağır eder yüreğini.
Insanlar çok yalnız. İnsanlar çok çaresiz .İnsanlar kendilerini her şeyin önüne koymuş, başkalarına kör, başkalarına sağır olmuşlar. Söylediklerini uymayabilir, duysalar da yanlış anlayabilir, haksız yere seni yargılayıp hüküm verebilirler. Bu hayatta herkes Önce kendinden yanadır.
Dert etme kendini biliyorsun.
Kendine inancını yitiren
Sağır kalabalıkların derinleştirdiği o yalnızlık hissi ile boğulma halinde sürüklenirken yaşamın kıyısında, bir insan, tükendim dediğin yerde yeşertebilir yarına dair umutlarını. Geçmişe çare yoksa da sana bugününü armağan edebilir. Onun yüreği ebediyen evin olabilir.
Beklentilerine aldırış etmeyip sana inanmayan kim varsa, dahası sana inanmadığını yüzüne haykıran kim varsa sağır ol onlara; duyma.
Sesler azaldığında kendini daha iyi duyacaksın. Sesler azaldığında kendinle daha çok konuşacaksın.
Azalmak iyileşmektir.
“Beklentilerine aldırış etmeyip sana inanmayan kim varsa, dahası inanmadığını yüzüne haykıran kim varsa sağır ol onlara; duyma.
Sesler azaldığında kendini daha iyi duyacaksın. Sesler azaldığında kendinle daha çok konuşacaksın.
Azalmak iyileşmektir.”