Can Gök

Sabitlenmiş gönderi
Tanrı, huzursuz insan bilincinin basit bir projeksiyonudur.
Can Gök
Bir kitabı okumaya başladı
Agnostisizm ve İlahi Tragedya
Agnostisizm ve İlahi TragedyaDiamond Tema
8.5/10 · 239 okunma
250 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Maske İzi
Maske İziBeyazıt Karataş
9/10 · 9 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
04 Temmuz 2003 tarihindeki 'Süleymaniye/Çuval Olayı' sonrası, ilgili makamlara çektiği telgraf içeriğinde ABD'nin Ankara Büyükelçisi, "Bunun acısı bir kuşak geçmez." demişti. Cevabimı daha önceleri vermiştim şimdi de net bir şekilde tekrarlıyorum: "Unutmadık, unutturmayacağız. Nesilden nesle, kuşaktan kuşağa yaptığınız hainliği ve ikiyüzlülüğü anlatmaya, hatırlatmaya devam edeceğiz." Çuval Olayı, sözde müttefikimiz ABD ile yaşanan önemli kırılma noktalarından biridir.
Çağının belki de en iyi yargıcı sayılabilecek Machiavelli, gözlem yolu ile edindiği görüşlerini siyasal düşüncelerinin temeline alarak çağının hem söyleminin hem de uygulamalarının en acımasız eleştirmenidir.
Prens karakteristik olarak iki çift karşıtlığı barındırır: Hem bir inceleme, hem de bir risaledir. Aynı zamanda geleneksel bir diş yüzeye ve devrimci bir iç yüzeye sahiptir. Bu iki karşıt çift arasında bir bağlantı bulunmaktadır. Bir inceleme olarak, her zaman geçerli olacak bir öğreti barındırırken bir risale olarak, belirli bir dönemde neler yapılması gerektiğini ileri sürer.
Can Gök
2024 okuma hedefini ekledi.
2024 OKUMA HEDEFİ
7/50 kitap - %14 tamamlandı
7 kitap okudu
50 kitap
1.425 sayfa
0 inceleme
21 alıntı
6 günde 1 kitap okumalı.
1910u yllarda, sarmal bulutsuların solgun işık tayfındaki, çizgilerin konumunu ölçmek, fotoğrafçılık tekniklerini sonuna kadar zorlamak demekti. Slipher, bugün Samanyolu Gökadası'na en yakın sarmal olarak bildiğimiz ve M31 de denen Andromeda Bulutsusu'nun spektrografilerini ancak 1912'de elde edebilmişti. Tayfın mavi ucuna doğru bir
Güneş ve yıldızlar da dahil her türlü sıcak cismin ışığı prizma kullanılarak gökkuşağı renklerine kırılabiliyor. Bu dağılımın adı tayf (spektrum). Kimyasal elementlerin (hidrojen, karbon her biri tayf üzerinde, marketten alınan ürünlerdeki barkodlar gibi kendine has, parlak çizgiler çıkarır. Cisim bizden uzaklaşırken bu çizgi deseni bir bütün olarak tayfın kırmızı ucuna doğru kayar, ne kadar kaydığı da cismin ne kadar hızla uzaklaştığına bağlıdır. Meşhur kırmızıya kayma işte budur.Bunun gibi, cisim eğer bize doğru geliyorsa çizgi deseni tayfın mavi tarafına doğru kayar, bu da maviye kaymadır. Galakside dolaşan yıldızların ışığı, onların bize göre, sıfırdan saniyede onlarca kilometreye kadar değişen hızlarına bağlı olarak kırmızıya ya da maviye kayar.
Yıllardır onu biz de anlamadık
Koskoca bir millete yardım edeceğimiz yerde neden bir tek adama yardım edelim, anlamıyorum.
Duygular, karşıdaki kişinin bilinmeyen kişiliğinin karanlığına asılmış kırmızı ampuller gibiydi ve duyarlı noktaları işaretlerdi.
Curtis ise ne Van Maanen'in sonuçlarna güveniyordu ne de henüz yeni olan Sefeid mesafe ölçüsüne, Washington toplantısında galaksinin büyüklüğüne dair daha eski tahminleri özetledi ;bunlar arasında 1915'te ileri sürdüğü, galaksi çapının sadece 20,000 ışık yılı olduğu yönündeki iddiaya da, alay edercesine yer verdi. Curtis yapuğı özette "azami 30.000 ışık yılı genişliğinde galaksi çapının eski görüşü temsil etmeye kâfi farz edilmiştir" sonucuna varıyordu, "bu belki çok bile olabilir." Bu tahmin, Shapley'in 1920'de ileri sürdüğü tahminin tamı tamına onda 1'iydi. Curtis ayrica Güneş'in galaksi merkezine "oldukça yakın" bir noktada olduğunu, ama tam merkezde olmadığını da söyledi. Fakat ona göre bunların hepsi teferruattı,bunlardan kısaca bahsedip kendisini asıl ilgilendiren kısma geçti: Sarmal bulutsular neydi ve bizden ne kadar uzaktaydılar? Curtis'in, sarmal bulutsuların da bizimki gibi birer gökada olup bizden çok çok uzaklarda bulundukları tezini ileri sürerken kullandığı iki temel konu vardı. Birincisi, Lowell Gözlemevi'nden Vesto Slipher'n yaptığı keşifle, sarmal bulutsularn çoğunluğunun çok büyük bir hızla bizden uzaklaşmakta olmasıydı. Keşif, bu bulutsuların tayfindaki çizgilerin, yakındaki yıldızların ve Dünya'daki sıcak cisimlerin 1sığına kıyasla tayfın kırmzı ucuna doğru gidişi ölçülerek yapılmıştı.
Shapley'in bir kozu daha vardı. Yakın dostu, Hollandalı astronom Adriaan van Maanen, birkaç sene arayla çekilmiş fotoğrafları kıyaslayarak kimi sarmal bulutsuların dönmesini ölçtüğünü ileri sürdü. Ölçtüğü sonuç akıl almaz derecede küçüktü. Van Maanen mesela M101 bulutsusunun yer değişikliğini 0.02 yay saniye olarak ölçmüştü, bu da Ay'ın Dünya'dan görünen açısal büyüklüğünün yüzde 0,001'i kadardır. Bu dönme miktarı bulutsunun herhangi bir yerinin dönme merkezine mesafesine denk gelen doğrusal hıza çevrilebilir. Tabii bu, dönmekte olan cismin gerçek büyüklüğüne bağlıdır. Eğer bu sarmallar Samanyolu ile aynı büyüklükteyse Van Maanen'in ölçümleri bunların ışık hızına yakın hızlarda, hatta ondan da hızlı dönmesi anlamına geliyordu. O halde, Van Maanen'in ölçümleri doğruysa bu sarmallar o kadar büyük olamazdı, daha küçük ve nispeten bize daha yakın cisimler olmalıydı bunlar. Ama astronomların bir- çoğu Van Maanen'in bu kadar hassas ölçümler yapabileceğine inanamıyordu. Nitekim daha sonraki çalıŞmalar Van Maanen'in her nasilsa bir hata yaptığını gösterdi. Ama Büyük Tartişma zamanında Van Maanen'in verilerini doğru kabul edip etmemek sadece buna inanmakla ilgili bir karardı ve Shapley bu konuda arkadaşına güveniyordu. 1921'de yayımlanan makalesinde Van Maanen'in elde ettiği sonuçların ada evren düşüncesi açısından "Ölümcül göründüğünü" belirten Shapley şöyle diyordu: "Parlak sarmallar söz konusu teorinin gerektirdiği aşırı uzak cisimler olamaz, bu makul degildir".
Resim