"Dede?..." dedim, "Bakele ne demek?" Anlatti.
"Canim" demekmis.
Ve "Askim" ve "Bir Tanem" ve "Her Seyim" ve
"Omrümün Vâr" ve "Gözümün Nûru" ve "Kalbim" ve
daha yüz binlerce güzel söz, ses demekmis.
ilk "Canim" demek istediginde ar etmiş dedem,
"Hanim dese "malim" demis gibi olur diye korkmus,
"Vesile" dese gok resmi, soğuk. Ama kendinden tarafa bakmasini istiyormuş, onu görmesini, onun
içini, yüregini, sevdasini fark etmesini istiyormuş;
getirebilecekmiş gibi.
Bakele dönüp bakmiş.
Dedem bütün söyleyeceklerini unutmus, öylece
kalmis.
Beklemis beklemis Bakele, gülümsemis, dedemin elini
tutmus, bakmis ki dedem yutkunup duruyor, "Anladim
ibrahim..." demis. "Anladim... Sen bana Bakele de bundan sonra, ben anlarim senin ne demek istedigini."
Aşk, âşık olduğunla yekvücut olmakmis.
Oyle dedi dedem.
Herkese merhaba
Bugün, Sezgin Kaymaz'in 34 öyküden olusan Bakele
kitabi ile geldim.
Kitapta, yazarin daha once okudugum Ben Yusuf kitabindaki gibi annesi Sabis ve esi Hülya ile yasadiklari baskin. Ben tabiki en çok kitaba adini veren Bakele öyküsünü sevdim ve dayanamayarak bir kismini yukariya taşıdım. Sizi bu zevkten mahrum birakamazdim.
Sicacik, kolay okunan, hayata, evlilige, ebeveyn olmaya dair bu güzel kitabi kaçırmayın derim.