İstanbul/ Çekmeköy/ Nişantepe yakınlarında bir caddede;
(Polis kimlik soruyor)
Önümden ten renginden doğulu olduğunu tahmin ettiğim bir yurttaş yürüyor ve polis çevirdi!
Bana da "bekle, seninkine de bakacağız" dedi kibirli bir tavırla.
Enerjim yoktu, ağzının payını vermedim, 'tamam' dedim, bekliyorum.
Önümdeki doğulu yurttaşla diyalog
“Seni rahatlatacaksa ,Dante’ye tahammül edemiyorum.Boşuna canını sıkma.”
“Kız arkadaşım başka bir herifle çıkmak istiyor ve canımı sıkmayayım öyle mi?”
- Terbiyeli takın, canımı sıkma artık yeter. Sen ne biçim bir insan olmuşsun?
" Ben mi ne biçim insan olmuşum. ! Sen pipinin derdine düşmüş karı kız kovalarken, ben aylarca yataktan çıkmadım! Geceler boyu seninle konuştum, seni gördüm. Hayata küstüm, işimi bıraktım. Uyudum uyandım seni sayıkladım ! İnsanlıktan çıktım. Allah senin belanı versin. Sen uçkurunun derdindeyken ben senin derdinle gerçekten hasta oldum. Senin için Kürtçe öğrendim ! Diyarbakır'a geldim.
Bir senedir tek başımayım ! Sense birilerini bulup mutlu oldun başkalarıyla !
Amerika sana her şeyimi verdim, şimdi bir hiçim ben.
Amerika, iki dolar yirmi yedi sent 17 Ocak 1956.
Kendi kafama bile dayanamıyorum.
Amerika, ne zaman bitireceğiz insanlarla savaşı?
Al da kıçına sok atom bombanı.
Keyfim yerinde değil, sıkma canımı.
Kafam düzelmeden yazmıyacağım şiirimi.
Amerika ne zaman melekleşeceksin?
Ne zaman soyunacaksın çırılçıplak?
Ne zaman bakacaksın kendine mezarlıktan?
Ne zaman yaraşır olacaksın milyonlarca troçkistine?
Amerika neden gözyaşı dolu kitaplıkların?
Amerika yumurtalarını Hindistan'a ne zaman yollayacaksın?
Amerika bu senin çılgın isteklerinden artık bıktım.
Ne zaman süpermarkete gidip gerekeni alabileceğim güzel gözlerimin hatırı için?
Sayfa 43 - Şehir Yayıncılık - Amerika, 1956Kitabı okudu