Yorulmuşsundur. Bazen boş gün yaratırsın kendine. Bugünkü boş günden hoş bir şey çıktı. Bu başıboşluğa ortak edecek birilerini de buldum. Bakınız, aşağıda:) (Kiminizden bahsetmeyi unutmuş olabilirim, yazım yanlışı yapmış olabilirim; dedim ya boş günüm. Hoş görün.😊) Ece Temelkuran’ın BU DA GEÇER’inden rastgele, şansınıza
"..çıkıp kaldırımlarda ağladım, sen beni bulursun diye sokaklarda koştum.''
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Eve girmek istemezdim, korkardım, sesimi de çıkaramazdım. Kaç saatlere kadar 'tarlada çalışıyorum' derdim de gidemezdim. Tam 38 sene o eve girmemek için, ne çileler çektim. Ben evde olup da o akşam geldiğinde, kolumda hırkama bıçak saklayıp açardım kapıyı, bir şey yapacağımdan değil ya. Tam 38 sene ben öyle açtım kapıyı. En son günü yine dövmeye başladı, kaçtım. Kapıya kadar ulaştım, kapıyı kilitlemiş yine anahtarı cebine koymuş, geldi arkamdan saçlarımdan tutup sürükleyince, ben de elimdeki bıçağı vurdum sonra balkondan atladım, orada bayılmışım. Ayılınca söylediler öldüğünü...
Çocukları okuldan alacakmış, aldırmam dedim. Onun üzerine bizi dövdü. Sonra tüfeğini doldurdu. Evin içinde biz önde o arkada kovaladı. Yoruldu, "Hele bir uyuyum, uyanayım seni öldürecem," dedi bana. Tüfeği duvara yaslayıp, uyudu. Daldıktan sonra tüfeği aldım, vurdum. Şimdiye kadar çocuklarım için katlanmıştım ona, çocukları da okuldan alacaksa niye katlanayım, dedim. Vurdum. Sonra da Jandarma'ya yürüdüm, teslim oldum. Hiç pişman değilim, keşke daha önce yapsaymışım.
Bu kitap, kadınlara özgü duran o ölümcül sessizliğin, sanıkların sırat köprüsü sayılan duruşma salonlarına kadar sirayet etmesine olan şaşkınlığımızdan doğdu. Kocasını öldürüp de sanık sandalyesinde tek kelime edemeyen o kadınları bir kez görmek, neden öldürdüklerini değil de neden sustuklarını sorabilmek için cezaevlerinin yolunu tuttuk.
Çok döverdi, anlatamam o günleri. Polise, karakola çok gittim. Hatta artık bir yerden sonra sırf deşarj olmak için gidiyordum karakola, onlarla konuşuyordum. Derdimi anlatıyordum. Konuya komşuya, arkadaşlara utanıyordum. Polisler dinliyorlardı sonra onu yakalayıp getiriyorlardı. Eşim eve döndüğümüzde "Sen beni nasıl şikayet edersin," diye bu kez daha çok dövüyordu.
Reklam
"Ben seni çok bekledim anne," demek istedi, "Kimse beklemedi, babam daha ayında eve bir kadın getirdi o kadın bizi öyle çok dövdü ki babam sabah işe gider gitmez divanın altına girip saklandım. Karanlıktı bekledim, divanın üzerine serdiğin kırmızı örtüyü açıp beni bulacaksın, dışarı çıkaracaksın diye bekledim," demek istedi. Öyle yabancıydı ki karşısındaki diyemedi.
Kapı çaldı o sıra. Sultan'ın birkaç gün önce olağanlıklarına şaşıp da kaldığı komşulardan biri gelmişti. Çay yaptı Sultan o olağanlığı biraz koklayabilmek için, bir cesedi, bir kan gölünü, yakılmış elbiseleri, tükenmiş bir aşkı, tüm rezilliği salonun kapısının ardına kilitleyip, komşusuyla çay içti.
Parayı bulunca azdı, beni evden kovdu. Bir gün evi bastım ki evde dansözler. Bizimkiyle alemdeler. Hele biri, yatak odasından çıktı cıbıldak. Bahçeden kalası aldığım gibi...
Buba beni niye veriverdin bunlara, kaç kez geliverdim niye kovaladın. Bari bu kez sahip çıkıve.
63 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.