Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yorulmuşsundur. Bazen boş gün yaratırsın kendine. Bugünkü boş günden hoş bir şey çıktı. Bu başıboşluğa ortak edecek birilerini de buldum. Bakınız, aşağıda:) (Kiminizden bahsetmeyi unutmuş olabilirim, yazım yanlışı yapmış olabilirim; dedim ya boş günüm. Hoş görün.😊) Ece Temelkuran’ın BU DA GEÇER’inden rastgele, şansınıza
"..çıkıp kaldırımlarda ağladım, sen beni bulursun diye sokaklarda koştum.''
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Kapı çaldı o sıra. Sultan'ın birkaç gün önce olağanlıklarına şaşıp da kaldığı komşulardan biri gelmişti. Çay yaptı Sultan o olağanlığı biraz koklayabilmek için, bir cesedi, bir kan gölünü, yakılmış elbiseleri, tükenmiş bir aşkı, tüm rezilliği salonun kapısının ardına kilitleyip, komşusuyla çay içti.
Çocukları okuldan alacakmış, aldırmam dedim. Onun üzerine bizi dövdü. Sonra tüfeğini doldurdu. Evin içinde biz önde o arkada kovaladı. Yoruldu, "Hele bir uyuyum, uyanayım seni öldürecem," dedi bana. Tüfeği duvara yaslayıp, uyudu. Daldıktan sonra tüfeği aldım, vurdum. Şimdiye kadar çocuklarım için katlanmıştım ona, çocukları da okuldan alacaksa niye katlanayım, dedim. Vurdum. Sonra da Jandarma'ya yürüdüm, teslim oldum. Hiç pişman değilim, keşke daha önce yapsaymışım.
Bir kadın 12 yaşında evlendirildiğini anlatmıştı, bir diğeri 14. Hepsinin de evlendirilme nedeni aynıydı: "Yabancıya gitmesin."
Mücadele etmeseydim O zaman ya ölüydüm, Ya da deli, bu hayatta...
Reklam
"Ben seni çok bekledim anne," demek istedi, "Kimse beklemedi, babam daha ayında eve bir kadın getirdi o kadın bizi öyle çok dövdü ki babam sabah işe gider gitmez divanın altına girip saklandım. Karanlıktı bekledim, divanın üzerine serdiğin kırmızı örtüyü açıp beni bulacaksın, dışarı çıkaracaksın diye bekledim," demek istedi. Öyle yabancıydı ki karşısındaki diyemedi.
"Ne olur, yalvarırım. Analık hakkım için bir kerecik getirin kızlarımı," diye yalvarmıştı. Amca da iki satır bir mektupla yanıtlamıştı: "Kızlarına senin öldüğünü söyledik, haberin ola, sakın bir daha arama."
Bu kitap, kadınlara özgü duran o ölümcül sessizliğin, sanıkların sırat köprüsü sayılan duruşma salonlarına kadar sirayet etmesine olan şaşkınlığımızdan doğdu. Kocasını öldürüp de sanık sandalyesinde tek kelime edemeyen o kadınları bir kez görmek, neden öldürdüklerini değil de neden sustuklarını sorabilmek için cezaevlerinin yolunu tuttuk.
Eve girmek istemezdim, korkardım, sesimi de çıkaramazdım. Kaç saatlere kadar 'tarlada çalışıyorum' derdim de gidemezdim. Tam 38 sene o eve girmemek için, ne çileler çektim. Ben evde olup da o akşam geldiğinde, kolumda hırkama bıçak saklayıp açardım kapıyı, bir şey yapacağımdan değil ya. Tam 38 sene ben öyle açtım kapıyı. En son günü yine dövmeye başladı, kaçtım. Kapıya kadar ulaştım, kapıyı kilitlemiş yine anahtarı cebine koymuş, geldi arkamdan saçlarımdan tutup sürükleyince, ben de elimdeki bıçağı vurdum sonra balkondan atladım, orada bayılmışım. Ayılınca söylediler öldüğünü...
Reklam
Buba beni niye veriverdin bunlara, kaç kez geliverdim niye kovaladın. Bari bu kez sahip çıkıve.
-Neyle öldürdün? -Kaynanamı keser ile kocamla kayınbabamı tüfek ile. -Niye öldürdün? -Kaynanam kızıverdi çocuk donla avluya çıktı diye. -Kızdı diye adam mı öldürülür? -Tokat da atıverdi. -Hadi onu ondan öldürdün, diğerlerini? -Kocam da ses çıkarmıyordu kaynanamın dayaklarına. -Kayınbaban n'aptı peki? -Kayınbubamı çok severdim. Onu öldürmeyeceydim. Çok eyi insandı. Ama üstüne geldi. Gelince korktum, bastım tetiğe. Gülerek öldü zati. Ardından da iyi konuştum hep buraya gelene kadar.
Cezaevinde doğdu ya altı yaşına giriyor bu yıl, alacaklarmış kadının yanından. Kadın tam onu anlatacakken, "Sen ne suç işledin bilmiyorum ama sen bunun için burdasın. Peki, ben niye burdayım anne!" diye bağırmış, kaçmış gitmiş müdürün yanına. Kadın da çok ağladı çok.
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.