“Uğruna ölünecek adamın uğruna öldü.”
Ah Fikriye…
“Mustafa’yı sana yedirmeyeceğim zengin kızı. Sana yâr etmeyeceğim onu; çünkü sen Mustafa’mı hak etmiyorsun. O, başka diyarların rüzgârı, bizim rüzgârımız Selanik rüzgârı…”
Bir kadın tüm ruhuyla, her zerresine kadar, adanmışlıkla bir adamı nasıl sevebilirse öyle sevgi… Mevkiine, makamını, yalnız ülkemizin değil tüm dünyanın hayranlığına muktedir olan Mustafa Kemal’i tüm bunlardan arınmış haliyle sevdi.
Uzak bir akrabanın kızıydı o. Çocukluğundan beri içten içe Mustafa Kemal’e derin duygular besliyor, lakin kimseye bunlardan bahsedemiyordu. Bir gün Mustafa Kemal’i Ankara’da kendisine yardım edecek, evini çekip çevirecek birine ihtiyaç duyduğunu öğrenince yalnız hayallerini koydu valizine, kanatlandı Ankara yollarına. Özverisi, yardımseverliği ile yalnız Mustafa Kemal’in değil, tüm silah arkadaşlarının da sevgisini kazandı.
Onun sevgisi ne hastalık dinledi ne mesafe… Boynunda Mustafa Kemal’in hediyesi olan kehribar tespihi aşkının sembolü bir madalya gibi taşıdı, ta ki o kanlı güne kadar…
Ah Fikriye Ah… Boynu bükük sümbülüm…
Halil İbrahim Özcan’a müteşekkirim. Herkesin bilmediği “Çankaya’nın Duvaksız Gelini Fikriye”yi canlı, nahif ve duygulu bir anlatımla bizlerle buluşturmuş. Kitapta yalnızca Fikriye Hanım’dan bahsedilmiyor; Mustafa Kemal’in tarih kitaplarında kolay kolay bulamayacağınız yönlerini ve dönem tarihi olaylarını da okuyabilirsiniz.