“İnsanlara ve kendi kendilerini dilediklerince yönetme haklarına inanıyorum. Ama öldürmeye inanmamalısın, diye düşündü. Zorunda kaldığında gerekeni yapmalısın ama buna inanmamalısın. Eğer öldürmenin doğru olduğuna inanırsan tüm yaptıkların yanlış olur.”
Çok önemli bir iş için gelmişiz ,sense huzurun kaçacak diye, yaşadığın tilki deliğini , insanlığın çıkarlarına yeğ tutuyorsun.Halkının çıkarlarına hemde.
Yalnızca şimdi var ve eğer şimdi sadece bu iki günse, o vakit ömrün iki gün ve dolu dolu olacak. İşte hayatını iki günde böyle yaşarsın. Şikayet etmeyi ve asla sahip olmayacağın şeyleri dilemeyi bir yana bırakırsan iyi bir hayat sürersin. İyi bir hayat süreyle ölçülmez
Ama bu süre içinde hayatın ya da belki de görüp görebileceğin tüm hayat -umarım ki- tekrar tekrar bugün, bu akşam, yarın, bugün, bu akşam, yarın, diye düşündü. O yüzden ne kadar vaktin varsa kullansan ve bunun için minnettar olsan iyi edersin.
Kimse tek başına bir ada, bir bütün değildir. Herkes anakaranın parçası bütünün bir bölümüdür. Deniz bir parçacık toprağı alıp götürse Avrupa eksilir. Deniz bir burna aşındırsa senin ya da arkadaşlarından birinin toprakları aşınmış olur. Her ölüm eksiltir beni çünkü insanlığın bir parçasıyım ben. Bundan dolayı hiçbir zaman çanlar kimin için çalıyor diye sorma çanlar senin için çalıyor.
Bağnazlık tuhaf şeydi. İnsanın bağnaz olabilmesi için haklılığından muhakkak emin olması gerekir; bu kesinlik ve doğruluğu, kişinin kendi üstündeki hakimiyetinden daha iyi hiçbir şey sağlayamaz. Öz disiplin sapkınlığın düşmanıdır.
Eskiden din ve başka zırvalıklar vardı. Ama şimdi her insanın samimiyetle konuşabileceği biri olmalı. Ne kadar yürekli olursa olsun insan yapayalnız kalıveriyor.