Eğlenceli ama çirkin, sansasyonel ve tuhaf, iğrenç ama değişik ve sonuçta oldukça zevkli ve mükemmel bir kitap.
Entrika ve skandallarla dolu, her tarafından samimiyet ve gerçeklik akan, Puşkin'in ateşinin dalgalar halinde tüm kitabın sayfalarına nüfuz eden ve ordan beynimize tesir eden müthiş bir üslupla kaleme alınan bir başyapıt.
1799da doğup
Frankenstein veya Modern Prometheus.
Kitabın adı ve hikaye kaynağı ile ilgili:
*** Modern Prometheus tüm zamanların yazarlarının hep başvurduğu gibi bizi de antik mitolojiye sürüklüyor. Prometheus efsaneye göre kendi gözyaşıyla yoğurduğu balçıktan ilk insanı yarattı. Frankenstein de Yaradan olarak karşımıza çıkıyor ki şu farkı ile kendi
Birçok ilimizde meydana gelen deprem felaketinde yaralanan vatandaşlarımızdan; Mersin Şehir Hastanesine getirilen;
1- Selma ALEV (Hatay) 50 yaş, sol kol kesilebilir, HT VAR.
2- Gönül KARTAL (Hatay) 47 yaş, boyunda ağrı, ht yok.
3- Zeynep YÜKSEK (K.Maraş) 75 yaş, sağ ayak kırık, ht yok.
4- İsa ÇULHACI (Hatay) 51 yaş, göğüs ağrısı, ht yok.
5- Sevgi
Cansel'e
Alır seni korum damla damla
suyuma, ekmeğime, aşıma,
kaygıma, sevincime, acıma,
umuduma, sabrıma, gücüme.
Alır seni bölerim parça parça,
dağıtırım topraklara, denizlere, geceye.
Açılır her sabah kapılar gözlerinde,
girerim ışıltılı, yemyeşil bir bahçeye.
Ve bir şehir sararıyorsa,
Ve ağlıyorsa bir çocuk, gözleri bulut bulut,
Mavi mavi öfke bütün kalkan ellere,
Yüzün Afrika kıtası gibi kararmış...
Çaresizlikten bu,
Çaresizlikten bu;
Dayaktan değil...
Luke Rhinehart olarak bilinen asıl adı George Cockcroft olan Amerikalı yazar tarafından okuduğum ilk kitap. Birçok kuramı içinde taşıyan aynı zamanda otobiyografik roman olma özelliği taşıyan Zar Adam hem bir yazar, hem anlatıcı, hem baş karakter, hemde bir psikiyatristtir. Otobiyografik olmasından dolayı romanı yazarla birleştirmek çok kolay bir bağdaştırma gibi görünsede gerçeklik payları her halükarda tartışmaya açık bir durum. Kitabın içerisine baktığımızda varoluşculuk ve
Sigmund Freud 'un psikanalizini sık sık görebilirsiniz . Biraz da içeriğine değinelim dersek Dr. Rhinehart 'dan başlayalım. Eşi ve çocuklarıyla mutlu bir hayat yaşayan ve son derece başarılı olan psikiyatrist rhinehart değişime ve yeniliğe son derece açık biridir. Bunu da masanın üzerinde duran yeşil bir zarın dikkatini çekmesini kanıtlayan kitapta her şey Luke tarafından atılan bir Zar ile başlar . Ve tüm hayatı birden bire değişir. Fazlasıyla sürükleyici olan , düşündüren ve sorgulayan bu kitapta Dr.Rhinehartın Zar tedavisi dediği yöntemde yazar psikanaliz hakkında kendi yorumunu okuyucuya sunmuştur. Cansel ilişkiler, akıl ve mantık ilişkisi, psikanaliz, monoton bir hayat ve Luke. Kimine göre çok başarılı, kimine göre çok tehlikeli, öğretici yahut yanıltıcı bulunan
Zar Adam bana göre başarılı ve gayet akıcı bir eser. Tüm güzel yönlerinin yanında kafa karıştıran ve bilinç akışı tekniği barındıran Zar Adam okunmaya değer bir eser.
" Bu kitabı okuduktan sonra hayatınız mutlaka değişecektir"
Luke Rhinehart
İntihara sürüklenenler de oldu: Kayseri'de Cansel Buse öğretmeninin cinsel saldırısından sonra intihar ettiğinde 17 yaşındaydı. Öğretmen suçunu itiraf edip "İntihar edeceğini düşünmemiştim" diyecekti.
'O kadar da önemli olmadığımı' anladım. Bu yaralayıcı oldu açıkçası. Yani yaralayıcı derken, kırıcıydı bunu fark etmek. Ben sandım ki... Ben ne sandım ki, ben ne sanabilirim, sanmalıyım? Benim bir şey sanmaya müsait bir durumum mu var ya da vardı ki ben bir şey sandım! Aptallık etme kızım Cansel, işte böyle önemsiz olduğun kabak gibi ortaya çıkar, dedim. Ama ne olurdu sanki ben de biraz olsun önemli olsaydım? Kendimi kıymetli bir şeymiş gibi hissetseydim, hissettirdiğim gibi hissetseydim? Ne olurdu sevgi de, aşk da, bir insan olduğumu hissetmek münasebeti de bana da gülseydi? Niçin her şey ters etki yaratmak zorundaydı, bir kez olsun eşitlik sağlanamaz mıydı şu hayatta? Bir kez olsun sevdiğim insanlarla bunun oyununu oynayabilseydim, ne olurdu!
28 Nisan 1993: İstanbul Ümraniye’de çöp faciası yaşandı. Hekimbaşı çöplüğünde biriken metan gazı patlayınca havaya uçan çöpler bir mahallenin üzerine çöktü. Çöp yığınının altında kalan 13 evde, çoğu kadın ve çocuk 39 kişi can verdi.
Orhan Gencebay'dan İbrahim Tatlıses'e, ağlayan çocuktan Feri Cansel'in morg fotoğrafına, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Suad'ından Fyador Mihayloviç Dostoyevski'nin Raskolnikov'una kadar uzanan bir eser.
Nurdan Gürbilek, konu olarak Türkiye'nin 70, 80 ve 90'larında yaşadığı toplumsal değişimleri, toplumun çocuk kalmışlığı ve gecikmişliğini, birlik olmaktan birey olmaya geçen süreci deneme türüyle yazarak dile getirmiş.
Toplumsal ve psikolojik birçok konuyu oturup düşünmemizi sağlayacak dolu dolu bir eser.
Sakin bir kafayla okunmasını tavsiye ederim.İyi okumalar.
Kötü Çocuk TürkNurdan Gürbilek · Metis Yayıncılık · 2003232 okunma
Feray psikoloji öğrencisidir ve bir yandan da sanat galerisinde çalışıyordur. Gecenin bir yarısında patronu Cansel mesaj gelir ve galeriye gelmesini söyler. Patronu çağırdığı için gider ve hiç ummadığı bir manzarayla karşılaşır. Patronu ölmüştür ve tablolardan biri eksiktir, cinayet yerinde o olduğu için baş şüpheli olarak karakola götürürler ama sonrasında kanıt olmadığı için bırakırlar. Eve geldiğinde ise kapısında zarf bulur, bu zarfla ilgi şeyleri çözmeye çalışır.
Kitabın içeriği epey mide bulandırıcı. O çok çağdaş ayağına yatanların da midesini bozacak kadar hem de. Tabi olumlu düşünceler de var hakkını yemeyelim. Düşünün bir kitap yazıyorsunuz ve kitapta bahsettiğiniz insanlar zarar görür endişesiyle ölümünüzden 100 yıl sonra basılmasına izin veriyorsunuz. Çok büyük düşünce. Bu konunun benzeri de ne zamandır aklımda dolaşıyor, anlatayım:
Düşünün, yaşıyoruz, eğlenmek ve kazanmak için. Nasıl yaşarsanız yaşayın, ne yaparsanız yapın ölüyorsunuz. Sizi tanıyan insanlar da öldüğünde aslında hiç dünyaya gelmemiş gibi oluyorsunuz. Bitti yani. Kalıcı olmak içinse eser-eserler bırakmak gerekiyor bana göre. Mesela Puşkin de yazmasaydı, tanınmayacaktı. Bu kadar basit işte.
Puşkin’in ilişki hayatından sıkça bahsetmesi ve affedersin Puşkin ama bu kadar midesiz biri olmanı hiç kaldıramadım yani. Yani düşünün hanımlar, beyiniz sizi sürekli aldatıyor, hatta kız kardeşiniz buna dahil. Hatta ve hatta bunu sizin izninizle yaptığını da düşünün. Bu yüzden olmadı Puşkin, yakışmadı Puşkin. Bir uzaklaştım ben senden şimdi.
Mesela sayfa 147’nin son paragrafı. Yazarın karşısına çıkan kadınlar nasıl bilmem, ancak kadınlara bakış açısı ve cinsellik yorumuna katılmıyorum. Karşı çıkıyorum. Bir kadının senin istediğin hayalindeki gibi olması için, seni sevmesi gerek. Sizler yalnızca para karşılığı bedenini satanlarla beraber olduğunuz için, karşılıklı duygulara önem vermeyebilir, bir hazzı yalnızca hayal edebilirsiniz sayın Puşkin.
İyi okumalar dilerim..
Gizli GünceAleksandr Puşkin · Chiviyazıları Yayınevi · 2001189 okunma