Kurtuluş Savaşı
Bugün Ankara'nın yine hareketli günlerinden biriydi. Yeni bir asker kafilesi cepheye uğurlanacaktı. Halk, orduyu durmadan yeni can ve kanla besliyordu. Çarşı bayraklarla donatılmıştı. Alay Hacıbayram'da toplandı. Kurbanlar kesildi. Milli ordunun Üniformasız, postalsız, palaskasız, kütüklüksüz, matarasız, yemek torbasız, sırt çantasız askerlerine halk alışmıştı, hiáiç gocunmuyordu artık. Kendileri de yoksuldu, ordu da.
Allah'ım ne güzel bir örnek
İbadet, ne büyük bir ticaret ve saadet; fısk ve sefahet, ne büyük bir hasaret ve helâket olduğunu anlamak istersen şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle: Bir vakit iki asker, uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler, tâ yol ikileşir. Bir adam orada bulunur, onlara der: "Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda
Reklam
Henüz taze bir öğretmenken, ciddiyetin önemini anlamış bir müdürün olduğu bir okulda çalışmaya başlamıştı. Müdür mükemmel olmamakla beraber, ona önemli şeyler öğretmişti. Örneğin, yanlış davranan bir çocuğu cezalandırmak için asla koridora göndermemek gibi. "Düzgün davranmalarını sağlamak için başka bir yol bulun." Okul bir doğru davranış fabrikası değildi, öğrenme fabrikasıydı. Onun vizyonu buydu ve çok netti. Eğer çocuklar koridordalarsa öğrenmiyorlardı. Ona aynı zamanda bir çocuğu asla okuldan eve çantasız göndermemeyi öğretmişti. Ödevleri neredeydi? Okul öğrenme yeriydi ve ödev önemliydi. Bu küçük kızlar ve oğlanlar her beş yetişkinden birinin işsiz olduğu bir mahallede yaşıyordu. Okuldaki tüm öğrenciler Afrika kökenli Amerikalıydı. Çoğu da yoksul ya da yoksulluk sınırına yakındı. Bu çocukların başarılı olmak için çok şey öğrenmeleri gerekiyordu. Sırt çantaları onların can yelekleri gibiydi ve onlarsız kesinlikle boğulurlardı.
Milli ordunun üniformasız, postalsız, palaskasız, kütüksüz, matarasız, yemek torbasız, sırt çantasız askerlerine halk alışmıştı, hiç gocunmuyordu artık. Kendileri de yoksuldu, ordu da. Birbirlerine yakışıyorlardı.
Sayfa 462 - BilgiKitabı okudu
Kadın olmak başlı başına bir meslek!
Kadın bedenime sürtünerek aşağıya doğru kaydı , duvarın dibine uzandı , gülümsedi. Bu, bir çağı­rıydı. Gözleri büyüdü. Çağırıya uydum. Sarmaş dolaş olduk, yerde yuvarlandık, sonra gene duvar çıktı kar­şımıza. Yuvarlanırken çarptığımız çantası devrildi. Parfüm, deodorant, göz kalemi, rimel, ruj, muj, oje, törpü, lens gibi bir kadının korkularını temsil eden a­vadanlık ve biri Turkcell, öbürü Telsim iki cep telefonunu saçıldı halının üstüne. Ne çok kıvır zıvır taşımak gerektiriyor kadın olmak. Kadın olmak başlıbaşına bir meslek. Pratisyen doktor bir durum; alet çantasız dolaşılmıyor.
Sayfa 22 - PdfKitabı okudu
Reklam
Kendilik
Kendinden yana bir kişinin çıkması karşısında duygulanan zavallı Cumali, başını omuzlarına gömerek gözlerini koca koca etmişti. Bu haliyle Ayten Hanım’ın ağzına bakarken ağlayacak gibiydi. “Ay çocuklar hep böyle şekerim. Cumali yine iyi, geçenlerde de bizim Berke çantasını unutmuş. Akşam ders yapmak için arıyor tarıyor ama yok. Bulamayınca bunu
Sayfa 44 - CumaliKitabı okudu
Bir vakit iki asker, uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler; tâ, yol ikileşir. Bir adam orada bulunur, onlara der: "Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, ondan giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaatı olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi, kısa ve uzunlukta birdirler. Yalnız bir fark var ki, intizamsız, hükûmetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız gider. Zahirî bir hıffet, yalancı bir rahatlık görür. İntizam-ı askerî altındaki sağ yolun yolcusu ise, mugaddi hülâsalardan dolu dört okkalık bir çanta ve her adüvvü alt ve mağlub edecek iki kıyyelik bir mükemmel mîrî silâhı taşımaya mecburdur.
“Ben çantasız, ağlayan, saldırgan, evsiz bir kızdım. Ve itiraf etmek istemesem de, sanırım kalbim de kırıktı.”
Harika. Şimdi de ağlıyordum. Ben çantasız, ağlayan, saldırgan, evsiz bir kızdım. Ve itiraf etmek istemesem de, sanırım kalbim de kırıktı.
Epsilon YayineviKitabı okudu
Reklam
Yaşlılar, orta yaşlılar askerlerin üniformasız, sırt çantasız, matarasız, ayaklarında çarıkla savaşa gittiklerini iyi bilirlerdi.
gerçi kadınlar neden hep çanta taşır?
Bugün çantasız gelişin iyi. İğrenç kadın çantaları... Sokakta ellerin boş boş kalmıştır.
Sayfa 88 - Can yayınlarıKitabı okudu
Yuvarlanırken çarptığımız çantası devrildi. Parfüm, deodorant, göz kalemi, rimel, ruj, muj, oje, törpü, lens gibi bir kadının korkularını temsil eden a­vadanlık ve biri Turkcell, öbürü Telsim iki cep telefonu saçıldı halının üstüne. Ne çok ıvır zıvır taşımak gerektiriyor kadın olmak. Kadın olmak başlıbaşına bir meslek. Pratisyen doktor bir durum; alet çantasız dolaşılamıyor.
Çantasız bir yazar ne kadar karizmadan mahrumsa, evraksız bir çanta da o kadar ehemmiyetten uzaktır.
Karbon KitaplarKitabı okudu
Resim