"hep böyle gülebilirdik selim. hayat bir oyun değil miydi bizim için? gelseydin bana, durum vaziyetlerini anlatsaydın, hep birlikte bir çare bulurduk. kızıl komünist değiliz ya; halden anlardık. birbirimizin dilini bilirdik."
Sayfa 314 - iletişim yayınları. nisan, 2024.Kitabı okudu
Ya gönlünün derdine çare olacak bir kalbe tesadüf eyleyecek veyahut bütün bütün mutsuz olacaktı.
Reklam
Fakat cesur olmalıyız. Gerçekleri gizleyerek bir şeye çare bulunmaz. Hepinizin bildiği gibi peşinden köpekler gelen yabani bir tavşan kafasını kuma gömer ve kendini güvende sanır; biz de kendimizi iyimserliğe gömersek o tavşandan farkımız kalmaz. Üstelik hiçbir şeye çare de olamayız. Buna itiraz edenler olabilir ama onlar genellikle hayatta güzel şeylere sahip olan kişilerdir.
youtu.be/HQNV8IUIKJ0?si=... Işığımızı kendimiz bulmamız şart Başka çare yoook … Yine koşuşturmaca Saat olmuş bilmem kaç(21:33) :)) Geçmiyor du zaman Ben hala beklemekte..
He’s every bit as terrifying as any serpent. I don’t care. I run into his arms.
Reklam
Kimliğin; Zihinlerimizde oluşturduğu karışıklık da eşsizdir.
Bu kafa karışıklığının sebep olduğu sorunlara çare olacak kesin bir reçete yoktur; tüm bu sorunlarla başa çıkmanın riskten uzak ve hızlı çözüm yolları da yoktur. Tüm bunlara rağmen tekrar tekrar ‘kendimizi tanımlama’ vazifesiyle yüzleşmek zorunda kalacağımızı ve bu vazifenin başarılı, kalıcı ve tatmin edici bir kemal noktasına varma ihtimalinin çok az olduğunu da belirtmek isterim. Büyük ihtimalle kendi seçip beğendiğimiz bir kimlik arzusu ile tam da o kimliği edindiğimizde ‘geri dönmek zorunda kalıp da geride bir köprü olmadığını’ fark ettiğimiz anda yaşanması muhtemel korku arasında harap olup gideceğiz.
Bilinmez bir yangının ortasında su arar olmuş ellerim, Aman dilenir senden, yok mu gönlüme bir çare?
Dört kitabı şerh eden bulamadı aşka çare Ne beğler ne sultanlar ne müderris ne kâdî
'Yolculuk sürüyor. Arayışın bitmedi ki, çaren de bitsin. Yol çaredir. Yol aktığı sürece çare tükenmez.'
Sayfa 261
Reklam
“Sen çare arıyorken, o bahane arıyorsa, bırak gitsin.” Özdemir Asaf
Sarayda şarbon hastalığı
Sultan Hamid'in hususi operatörlüğüne tâyinimden birkaç sene sonraydı. Bir gün Hünkârın en sevgili gözdesi hastalanmış. Ecnebi saray hekimlerinden biri bakmış: «Ehemmiyetsiz bir çıban, låpa koyunuz, geçer!» demiş! Ama, kadıncağız bu tedavi tarzıyle iyi olmamış. Üstelik sırtındaki yara büyüdükçe büyümüş… Padişahın vehmi, malüm… Hünkâr telâşa
Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için tek çare kendi dünyamıza çekilmek
Selim gibi, günlük tutmaya başlayalım bakalım. Sonumuz hayırlı değil herhalde onun gibi. Bu defteri bugün satın aldım. Artık Sevin olmadığına göre ve başka kimseyle konuşmak istemediğime göre, bu defter kaydetsin beni; dert ortağım olsun. “Kimseye söyleyemeden, içimde kaldı, kayboldu,” dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. Kimse dinlemiyorsa beni – ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda, bana, bunu da yaptınız
Resim