Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir zamanlar kendimi güçlü sanırdım bazen çok çaresiz kalıyorum..
herkes işinin hallolacağına bakıyor Yanıyorum yanıyorum da herkes yanarken elime avucumdakine bakıyor ziyan olacağına bende dursun bu diyor ben uyurken hep çekmecelerim karıştırılıyor Kadının birinin eli cebimde kalmış elini usulca çekip burada kalabilir dolabıma eşyalarını koyabilirsin diyorum. o da benim gibi çalışırken uyuyakalanlardan
Reklam
Acıyla Tamamlanmak!
Bir yüreğin çarpıntısı kanatlandı ruhumda, sevmenin güven veren tarafı ışık oldu bu garip yalnızlığıma. İçimde aradığım yolu buldum, kalbimde ıssız kalan orman, yeşillendi bir anda. Uzun bir trenin yolcusuydum bir zamanlar şimdi ise yerini bulmuş biriyim. Kayıp sandığım günler, acı sandığım hâyal kırıklıkları meğerse bir köprüymüş gerçeğe ulaşmamı
Kadın olmak hakkında ne biliyordum ki? O zamanlar farkında olmamama rağmen Afrikalı bir kadın olmak hakkında çok şey biliyordum. Pasif, çaresiz bir çocuk gibi sessizce acı çekerek nasıl yaşanacağını biliyordum
Geberiyorum ve ağlıyorum
Geberiyorum ağlıyorum kendimi parçalıyorum mümkün mertebe hissettiklerimi aktaracağım satırlara ve umarım beni tanıyan biri okumaz bu yazdıklarımı çünkü duygularımı tanıdığım kimsenin bilmesini istemem, neyse bana ne ya biliyorsa bilsin Allah’tan saklamadığımı ondan mı saklayacağım Gerçek duygular 18 nisan 2024 Bir garip kimsesiz biriydin bu
318 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Selam dostlar, Bugün size @yagmurkutsalll hanımefendinin kaleminden müthiş bir kitapla geldim. #yediverenkışı nasıl bir çırpıda soluksuz okudum bu kitabı. Şimdiden söyliyeyim bu kitabı okumak isteyen arkadaşlarım için sizi harika bir aşk hikayesi bekliyor. Kitabımızın konusuna gelirsek; 1807 yılı Hollanda Gloria malikanesinde çalışan Emily
Yediveren Kışı
Yediveren KışıYağmur Kutsal · Kumran Yayınları · 202414 okunma
Reklam
49:Sizin bir zamanlar, kendileri hakkında ALLAH lütuf ve rahmetini böyle yoksul ve çaresiz kimselere vermez; diye yemin ettiğiniz insanlar bunlar mı?Oysa bakın, şimdi onlara ne müjdeleniyor."Girin cennete,artık sizin için ne korku vardır, ne de üzüntü!"
Genellikle en çaresiz hissedilen zamanlar asıl çareye yakın olan zamanlar oluyor.
Barış içinde bir yeri bulmak için dünyamız üzerinde çok defa uçmuş fakat her yerde yıldırımların ve insanların şimşeklerini görmüş çünkü her yerde savaş varmış. Bir zamanlar dünyayı sular altında bırakan tufan şimdi de denizleri kan ve ateş içinde bırakmış. Güvercin barış içinde bir yer bulmak için ülkelerin üzerinden ve içinden uçmuş. En sonunda zeytin yaprağını götürerek müjde vermek için Nuh’a geri dönmek istemiş ancak o günlerde kıyamet ateşi insanların üzerinde her zamankinden çok daha fazla yükselmiş ve güvercin tek bir zeytin yaprağı bile bulamamış. Ne yazık ki bugünlerde bile ne güvercin zeytin yaprağını ne de insanlar barışı bulabilmiş durumda. Fakat güvercin aradığını bulamadan eve dönemez ve sonsuza kadar dinlenemezmiş. Bugün hiç kimse barışı ararken kaybolmuş efsanevi güvercini görmemiştir fakat o hâlâ gökyüzünde, başımızın üzerinde yorgun bir halde ve korku içinde uçuyor. Bazen geceleri uykumuzdan uyandığımızda, gökyüzünün karanlığında bir hışırtı, aceleci bir avın rahatsız edici ve çaresiz uçuşunu duyarız. Gökyüzü ve yeryüzü arasında dolaşan, yolunu kaybetmiş, bir zamanlar atamız Nuh’un sadakatsiz habercisi bu güvercin kaderimizle ilgili atamız Nuh’u bilgilendirir ve tüm karamsar düşüncelerimizi ve arzularımızı kanatlarında taşır.
" O bana hep sabırla yaklaştı. Çaresiz hissettiğimde bana güç verdi. Kaybolduğumu hissettiğimde bana umut verdi. Bana sunduğu zarif sevgiyi her daim gösterdi. Gerçek aşkın niteliğini işte o sınanma anlarında; mutluluk ve neşe değil hüsran ve imtihan zamanlarında öğrendim. Zaman zaman onu ne kadar zorladığımı tahmin bile edemiyorum ama o bir an bile tereddüt etmedi. Vazgeçeceğini düşündüğüm zamanlar oldu ama asla vazgeçmedi ve benim de asla vazgeçmemem gerektiğini gösterdi. "
Sayfa 108
Reklam
*~●。。。Chaty bütün özlemleri ve acıları, kıskançlıkları ve tabularıyla cinselligin insanoglunun en rahatsız edici güdüsü olduğunu daha küçükken öğrenmişti. Üstelik o zamanlar şimdi olduğundan daha da rahatsız ediciydi, çünkü ağza alınamayan ve alınmayan bir konuydu. Herkes o küçük cehennemi içinde gizleyip dışarıya karşı sanki öyle bir şey yokmuş gibi rol yapıyordu --- cinselliğin ağına düştüğünde de tamamen çaresiz kalıyordu.
Sayfa 85 - İletişim Yayınları Çeviren Roza HakmenKitabı okudu
Unutma
Azm-i sefer etdin dil-i nâ-çârı unutma Gitdin güzel ammâ bu dil-efgârı unutma (Ey sevgili! Sefere çıkmaya (ayrılmaya) karar verdin ama bu çaresiz gönlü unutma. Gittin, iyi, güzel ama bu yaralı gönlü unutma.) Gâhîce uyandıkça şebistân-ı safâda Şol gice olan sohbet-i hemvârı unutma (Bazen mutluluk yatağında uyandıkça, o gece olan güzel sohbeti
1.417 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.