"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
İncelemeye başlamadan önce sizinle bu kitapla ilgili çok şaşıracağınız, sıra dışı bir bilgi paylaşmak istiyorum: Dostoyevski bu kitabı kumar borcunu ödemek için sipariş üzerine sadece 25 gün........
Kızmayın hemen, küçük bir şakaydı arkadaşlar... :) Bu kitap hakkında konuşurken bu bilgiyi vermeyenleri Sibirya'ya kürek cezasına
Herkese merhabalar,
Yeni çıkan kitabımı sizlere tanıtmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Gerçek hayatla distopyanın harmanlanmasıyla oluşan bir kurgusu var. Daha önce hiç işlenmemiş orijinal bir konu.
Çaresizlik duygusunu en çok hissettiğimiz an şüphesiz sevdiğimiz insanların ölüm anıdır. Geçmiş mutlu günlerimize dönmek ya da her şeyi tersine çevirebilmek için bir çok şeyi feda edebiliriz. Peki ya beynimiz gerçekten bunu başarabilecek güce sahipse.
Her şey tersine döndüğünde neleri değiştirebiliriz ya da neler aynı kalır?
Tersine DünyaMustafa Kızılkurt · Sapiens Yayınları · 0281 okunma
1883 senesi yazında, sıcağın kasıp kavurduğu bir yaz gününde buz gibi biri olarak doğuyorsunuz. Prag'da Almanca konuşan bir Yahudi ailenin, 6 çocuğundan en büyüğüsünüz. İki küçük kardeşiniz bebeklik döneminde ölüyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce hayatınızı kaybediyorsunuz. Ardından üç küçük kız kardeşi toplama kamplarında ölüyor.
Kendi kişiliğinden ziyade davasını ön planda tutmuş yazarımızın yaşamı hakkında "Türkçe sevdalanan; İslamca yanan binlerce Anadolu evlatlarından biri." olduğu dışında pek bilgiye sahip değiliz . Kitabımız ise Dava Yazıları, Gençlik ve Şuur Yazıları, Biyografik Yazılar olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler içerisinde
Hiç bir zaman bir araya gelmez denilen hayvanlar Bir araya geliyor birbirlerine merhamet besliyorlar yaşadıklarına empati kuruyorlar ve insanoğlu ise kendi çıkarları ve bencillikleri ile onlara zarar veriyor. Bilimsel verilere dayalı yazılar konuya örneklerle anlatılan yazılarla çok etkileyici ve farkındalık yaratacak bir kitap. Mutlaka okunması
"...Çünkü biz kadınlar Türkiye'nin tüm kadınları birbirimize görünmez sicimlerle bağlıyız.
Hangi partiden olduğumuz, hangi takımı tuttuğumuz, hangi aileye doğduğumuz hiç fark etmez. Birimiz zulme uğradığında diğeri de çaresizlik hissediyor çünkü insan ancak başka insan aracılığıyla insan oluyor."
Çaresizlik ne zaman başlar? Umudun tükendiği yerde mi yoksa hem umudu görüp umutsuzluğun pençesine düşüldüğü zaman mı?
Her şeyi yaptırır insana çaresizlik. Özellikle bu çaresizlik kolektif bir özellikte ise vay o toplumun haline.
Çaresizlik derdine düşünce insan en ufak düşünceden umut bekler, başkasına muhtaç olup boyunda eğer, mahcup da olur, belki cinayette işler. Aşk hırslar; çıkarlar, aşağılanmalar. Bunların hepsi bir yerde toplanınca ortaya nasıl bir çaresizlik çıkıyor ya da sadece çaresizlik mi doğuyor? Hayır çaresizlik onca yaşanan şeyin sadece temelini oluşturuyor böyle durumlarda. İşte okurken size bunları düşündürecek belki cevaplandıracak bu kitabında Yaşar Kemal.
şikayet ettiğin ister kendin ister başkaları olsun bu aslında bir dedikodu enerjisidir . dedikodu enerjisi adeta bir çaresizlik döngüsü yaratır . bu durum senin kendine acımana , aşırı hassaslaşmana ve çokça ağlamana neden olur .
YouTube kitap kanalımda Victor Hugo'nun Sefiller ve diğer kitaplarını nasıl daha bilinçli okuyabileceğinizi anlattım: ytbe.one/nYN27KVPeFY
Sefillik* temalı bu inceleme bana 13 gün boyunca arkadaşlık etmiş 1724 sayfalık dünyanın en uzun sefalet destanının sadece birkaç sayfalık özüdür. Elek hayat, elekten geçemeyen taşlar ise sefil
9 gün önce o anı yaşayan ben miydim? Sisli, uzak bir kabus gibi aklıma gelenler. Beynim, hafızam o yaşadıklarımı reddediyor sanki. O esnada yaşadıklarım, hissettiklerim şu an bir zamanlar izlediğim korku filmlerinden bir kesit gibi. On gündür yaşadıklarıma inanamıyorum. İ-na-na-mı-yo-rum. O günden bana kalan ağlama nöbetleri, yataktan titreyerek uyanmalar, sinir harpleri, büyük bir korku ve çaresizlik duygusu… Bununla nasıl baş edebileceğim, bu hisleri nasıl atlatacağım bilmiyorum. Atlatabilecek miyim ki? Onu da bilmiyorum…