Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
bazı seçimler her zaman bize bağlı da olmayabilir.
Dış görünüşümüzün, arkadaşlarımızın ve işimizin hep kendi seçimimiz olduğu söyleniyor bize. Pozitif, üretken ve uyumlu olmak bizim seçimimize bağlıdır. ...Farklı bir seçim yapmamız durumunda, her şey her zaman farklı olabilir. Bunun bilincinde olmak, bizi paniğe sürükleyen bir tür varoluşsal boşluk yaratıyor. Bu seçme despotizminin karşısında adeta paramparça oluyoruz. Peynir seçmek gibi en sıradan durumlardan, bir kariyer yolu veya hayat arkadaşı seçmek gibi en temel konulara dek, her yerde bu dayatmayla karşılaşıyoruz. Seçimin mutlak olumsallığı ve karar verilemezliği, bizi dehşet içinde bırakıyor. Ve daha da dehşet verici olanı, verdiğimiz karardan bizim sorumlu tutulacak olmamız.
Hepimizin içinde gizli kalmış bir potansiyel bulunduğunu düşünmenin çekici bir yanı var. Kendimizi geliştirebileceğimiz, duygusal ve manevi açıdan kendimizin daha iyi bir versiyonuna dönüşebileceğimiz fikri baştan çıkarıcı. Fakat şüpheci davranmamızı gerektiren haklı nedenler de var.
Reklam
İyi biri olmak sürekli yeni haz kaynakları arayıp bulmaktır. İşyerinde, bizden "esenlik programları"na katılmamız bekleniyor. Tüketiciler olarak, esenliğimizi maksimize edecek bir yaşam tarzına sahip olmamız isteniyor. Evde bulaşık yıkamak gibi sıkıcı işleri, farkındalığımızı artıran faaliyetler olarak görmemiz gerekiyor. Günümüzde ekmek pişirmek bile, esenliğimizi geliştirmenin bir yolu olarak görülüyor. Diğer bir deyişle sağlık, yaşamımızın her alanına sızmış durumda. Sağlıklı yaşam, bundan birkaç on yıl önce, alternatif yaşam tarzlarına sahip küçük grupların alanına giriyordu. Günümüzde ise bir ana akıma dönüştü.
Sayfa 11 - ykyKitabı okuyor
Günümüzde sağlıklı yaşam, bize bıkıp usanmadan sürekli hatırlatılan ahlâkî bir talep hâlini aldı.
Pascal Bruckner'in ifade ettiği gibi: "Gerçekten mutlu olup olmadığımızı asla tam olarak bilemeyiz; kendi kendine bu soruyu sormak bile, yanıtı berbat etmeye yeter."
., aşırı tüketim bize en azından şunu gösteriyor ki, daha fazla şeye sahip olmak bizi mutlu etmiyor.
Reklam
Kişisel gelişim türündeki kitapların çoğu, önceki tüm kitapların fazlasıyla yüzeysel olduğunu ve mutluluğun gerçek anlamını ıskaladığını iddia eder. Hatta toplum bile mutluluğu yanlış anlamıştır. Gerçek mutluluğu dış dünyada, toplumun belirlediği kurallara uyarak bulamayız.
Yüzlerindeki gülümseme sahteydi belki, ama olsun. İşe yaradığı sürece bunun bir önemi yoktu. İmajın böylesine önemli rol oynadığı bir çağda, neyin gerçek neyin sahte olduğunu anlamaya zaten kimin vakti var ki.
Bu beden saplantısının bir yönü de, yediğimiz şeylere gösterdiğimiz büyük ilgidir. Nitekim yemek yemek, tat alma duyusu yoluyla kısa hazlar yaşamakla sınırlı kalmayan paranoyak bir etkinliğe dönüşmüş durumda.
Sağlıklı yaşam, kendimizi iyi hissetmekle ilgili genel bir fikir olmaktan çıkıp, doğru ve düzgün bir şekilde yaşamak için yapmaya mecbur olduğumuz bir şeye dönüştüğünde, yeni bir anlam edinir. Yaşam tarzımızı yeniden şekillendiren, yerine getirilmesi imkânsız bir buyruğa dönüşür. Saplantılı bir şekilde sağlıklı bir yaşam peşinde koşturmak ve bu arada kendimizi geliştirmenin sürekli yeni yollarını bulmaya çalışmak, yaşamaya fırsat bırakmaz.
Reklam
"Keyif alma emrinin kendisi," diyor Žižek, "keyif almayı imkânsız kılar; öyle ki, çelişkili bir şekilde, kişi süperegonun emrine ne kadar itaat ederse, kendini o kadar suçlu hisseder."
Günümüzde sağlıklı yaşam, bize bıkıp usanmadan sürekli hatırlatılan ahlaki bir talep halini aldı.
"Mutluluk, her şeyin yolunda gittiğine dair içimizde uyanan bir duygudur. Korku, karmaşa ve çatışmanın yokluğudur. Huzurlu, dingin, neşe dolu bir yerdir. İçinizin rahat olmasıdır."
Benzer bir icat olan bisikletli masalar, çevreye duyarlı hipster’lara hitap ediyor. New York'ta Pedal Power adlı bir şirketin tasarladığı bisikletli masalar, kullanıcılara çalışma, egzersiz yapma ve dizüstü bilgisayarlar için elektrik üretme imkanı veriyor. Pedal Power kurucularından birinin ifadesiyle, bu cihazlar "insanların kullandıkları enerjiyle bağ kurmalarını" ve "enerjinin ne kadar değerli ve elde edilmesi zor bir şey olduğunu anlamalarını" sağlıyor.
Pasif Nihilist…
“Sağlıklı yaşam sendromuna yakalandığımızda, Simon Critchley'in tabiriyle pasif nihilistlere dönüşürüz. "Pasif nihilist," diyor Critchley, "eylem yoluyla dünyayı dönüştürmeye çalışmak yerine, içindeki çocuğu keşfetmek, piramitlerle uğraşmak, karamsar edebi metinler yazmak, yoga yapmak, kuşları gözlemlemek veya botanikle ilgilenmek gibi yollarla sadece kendine, kendi bireysel hazlarına ve kendini mükemmelleştirme projelerine odaklanır." -Carl Cederström, Sağlık Hastalığı, YKY, syf: 16
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.