“O veya Bu” Değil, “O ve O”
Milletlerin tarihini kim oluşturur? Tüm insanlığın ve devlet hayatının önemli olaylarını kim harekete geçirir, bunlara kim yön verir? Carlyle’ın dediği gibi kahramanlar, büyük insanlar; yani münferit şahıslar mı olaylara yön verir? Veya halk kitlelerinin isyancı veya pasif ruhu mu? (Sf.13) Carlyle’a göre halkların, hatta tüm insanlığın tarihini münferit şahıslar yazar. Ramses’ler, Romulus’lar, Themistokles’ler, Luther’ler ve Bismarck’lar gibi dirayetli ve dahi insanlar, kahramanlardır tarihi şekillendiren. Lev Tolstoy ise tam tersini iddia eder. Tüm olaylara renk ve yön verenlerin, hayatı yaratanların Napolyon’lar değil, halk kitleleri olduğunu düşünür. Carlyle’a göre halk kitleleri, yanacak veya gübre olacak saman yığınları gibidir. Büyük insanlar, kahramanlar ise göklerden gelen ve onları yakan yıldırımlardır. (Sf.13) İlk bakışta, tarihteki Kahraman’lar hakkındaki bu iki görüşün(şahıs-kahraman veya halk kitleler) hiçbir zaman ortak noktada buluşamayacakları sanılır. Birbirlerini alt ettikleri düşünülüp şu sonuca varılabilir: Ya Carlyle haklıdır ya da Lev Tolstoy. Fakat Carlyle ve Tolstoy’un fikirlerinin arasındaki zıtlık sadece görünürde vardır. Carlyle ve Tolstoy birbirlerine karşı çıkmaz, birbirlerini tamamlarlar. Burada “o veya bu” değil, “o ve o” demek gereklidir. Carlyle de haklıdır Tolstoy da. İkisi de bir paranın iki yüzü gibidir. İkisi de büyük bir hakikatin yarısıdır. Kahramanlar kitleleri yakar ve canlandırır. Fakat bunu kendi halkından elde ettiği ateşle yapar. (Sf.14,15)
Sayfa 13 - İndigo Kitap, 13. Baskı (Çeviren: Burak Cemil Yılmaz)Kitabı okudu
Kahramanlar ve Kitle / 2
Kısacası, Carlyle'nin yaklaşımına göre, bir halkın ve hatta bütün insanlığın tarihini belli kişiler ve güçlü iradeye sahip dahi insanlar, başka deyişle, Kahramanlar -Ramsesler, Themistoclesler, Lutherler, Bismarklar vs. şahsiyetler şekillendirir.
Sayfa 58 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Carlyle, “Kahramanlar” adlı dikkate değer kitabında kahramanlık kültü ve kültürünü övmektedir. Ona göre halk kitleleri cansız bir balçık yığını olup, heykeltıraş eli dokunmadığı sürece öyle kalacaktır. Fakat sonunda bir sanatkar, büyük bir şahsiyet ve kahraman- Sezar, Napolyon, Büyük Petro, Sokrates, Hazreti Muhammed- ortaya çıkar ve bu balçık yığınını eline alarak, ona çeşitli şekiller verir. İnsanlar ve kitlelerden istediğini yaratır. Lev Tolstoy farklı bir tablo çizerek şunları belirtmektedir: “Denizde yüzmekte olan büyük bir gemiyi hayal edin. Hareket halinde olan gemi, önünde kuvvetli bir akıntı oluşturmaktadır. Bu akıntının gemiyi arkasından sürüklediğini söyleyecek birileri çıkar mı? Herkes akıntıyı geminin yarattığını ve ileriye doğru hareket ettirdiğinin farkındadır. Burada itici güç gemidir, akıntı ise yüzmekte olan geminin gücünü yansıtan bir sonuçtur. Halkların gelişimi de bu şekildedir. İçinde hareket gücünü ortaya çıkarak, artmaya başladığını hissettiği an halk ileriye doğru hareketlenecek, kendisi yürüyecek, önündeki akıntıyı da iterek hareket ettirecektir. Halk kendi içerisinden, onun istek ve duygularına tercüman olacak önderler çıkaracaktır.” [Bu iki görüş aynı madeni paranın iki yüzü, tek ve büyük bir gerçeğin iki değişik ifadesi gibidir. Kahramanlar kitleye ilham vererek, onu ateşlerken, bu ateşin kaynağı halk kitlelerinin içinden çıkan alevin kendisidir.]
Carlyle'ye göre millet cansız bir kil tabakasından ibarettir. Eğer ona bir sanatçının eli değmeyecekse, sonsuza dek şekilsiz ve hareketsiz kalacaktır.
Carlyle, hayatında bir başkası için parmak dahi oynatmamış, kimseye bir yararı dokunmamış ve kendini herhangi bir alanda geliştirmek zorunda kalmamış insanlara ateş püskürüyor, onlara ayrıcalıkların hep altın tepside sunulduğunu anlatıyordu. Tipik bir İngiliz aristokratını şu sözlerle tanımlıyordu: “Evinde lüks içinde oturur; bütün görevlerden, yokluktan, tehlikelerden ve zorluklardan muaftır. Sakince oturur, bir eli yağda bir eli baldadır, bütün işlerini başkalarına yaptırır. Yani şimdi böyle bir adama asil mi demek gerekir? Ona göre babası onun için geçmişte yeteri kadar çalışmış ya da başarıyla kumar oynamış ve kazanmıştır. Toprağın kanunu, hatta evrenin kanunu bunu emreder: bu adam yiyip içmek dışında kılını bile kıpırdatmayacak ve başını camdan dışarı bile uzatmadan öylece oturacak!”
Sayfa 93 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Carlyle, "Kahramanlar" adlı dikkate değer kitabında kahramanlık kültü ve kültürünü övmektedir. Ona göre halk kitleleri cansız bir balçık yığını olup, heykeltıraş eli dokunmadığı sürece öyle kalacaktır. Fakat sonunda bir sanatkar, büyük bir şahsiyet ve kahraman -Sezar, Napolyon, Büyük Petro, Sokrates, Hazreti Muhammed- ortaya çıkar ve bu balçık yığınını eline alarak, ona çeşitli şekiller verir. İnsanlar ve kitlelerden istediğini yaratır.
Sayfa 58
Reklam
231 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.