İngiliz arkeolog Colin Renfrew tarafından bu teorilere bir alternatif geliştirilmiştir. Bu teori erken Anadolu dillerinin doğasına dayanır. Bu diller MÕ 1700 dolaylarındaki bilinen en eski ipuçlarına göre Hattice, Hurrice, Batı Samice, Akadca, Elamca, Sümerce, Urartuca ve sonra Aramice gibi Hint-Avrupalı olmayan diller ile Hititçe, Luvice ve Palaca gibi Hint-Avrupa dilleri arasında büyük bir karışım olduğunu gösteriyor. Bu "Anadolulu" Hint-Avrupa dillerinin arkaik oldukları veya çok erken kaybolmuş veya diğer Hint-Avrupa dillerinde hiç var olmamış bazı gramer şekillerine ve yapılarına sahip oldukları aşikardır. Bazı dil uzmanları bu nedenle "Anadolu" dillerinin PHA'dan, PHA bölünmeden çok önce ayrıldıklarını ve büyük bir "Hitit-Hint-Avrupa grubu" içinde ayrı bir grup oluşturduklarını öne sürmüştür. Bu Anadolu dillerinin bölgede çok derin köklerinin olması pekâlâ olasıdır ve bu dillerden biri, Çatal Höyük gibi küçük kasabalardaki ilk çiftçi gruplarla ilişkilendirilebilir. Bu bakımdan Hint-Avrupa dillerinin Anadolu asıllı olduğunu ve MÕ 5000 dolaylarında ilk çiftçi toplumlarla Avrupa'ya yayıldığını öne sürmek mümkündür. Daha sonra insanlar yerleşik düzene geçip, daha önce varolan gruplarla kaynaştıkça ve yeni topraklara yerleşilirken yavaş yavaş birbirlerinden koptukça Hint-Avrupa dilleri zaman içinde birbirinden ayrılmıştır. Bu aşama sırasında, Avrupa'da bu tarihte çiftçiliği benimsememiş olan gruplardan bazıları Baskça ve İskoçya'nın çok kuzeyindekiler gibi (açıkça Hint-Avrupa dil ailesinden olmayan) eski dillerini korudular.