Oldukça güzel bir roman daha. Serinin her ne kadar tarih aralığı az olsa da en heyecanlı romanlarından biri. Osman Bey, beyliğin başına geçer ve kısa sürede bir kaç kaleyi fetheder. Sonrasında şehre kadı ve subaşı atar ve göçebelikten yerleşik düzene geçmeye karar verir. Ancak bu kararı sevmeyen aşiretler ve Osman Bey'in kuyusunu kazanlar vardır. Bununla beraber Kumral Dede, Mürsel, Akça Koca, Konur Alp, Turgut Alp, Aybüken Ebe, Rahman gibi yardımcıları sayesinde Osman Bey Bursa'nın alınışını bile görecektir. Osman Bey'in ölümüne kadar olan bu roman mutlaka okunması gerekenlerden.
2 ayaklılara karşı düşmanlık besleyen 4 ayaklıların evrilerek düşmanlarına benzemesi. İnsan ırkını yadırgayıp bütün hayvanları Nazist görüş gibi tekbir çatı aaltında toplayıp domuzdan oluşan liderleriyle hayvanların kendi başlarına kendi kurallarını koyması ve insanlar gibi koydukları kuralları menfaatleri neticesinde yontmaları. Aslında insanları safdışı bırakmalarındaki amaç insanlardan çalıştıklarının karşılığını vermemesiydi, fakat kendi liderlerinin de güç verilince kendilerini sömürdüğünü gördüler. Ve böylelikle insanın hayvandan, hayvanın da insandan farkı kalmadı. Hatta hayvanların seçtiği lider olan Napoleonun ticari ilişkilerinin bulunduğu insanlarla aynı masaya oturması da bu görüşü doğruluyor.
Soluksuz okunacak bir kitap. Sayfa kalınlığı fazla olmamasına rağmen insanı derin düşüncelere itiyor. Bu distopik hikayeyi okumadıysanız öncelikli okunması gereken kitaplar listenizde bulundurup ivedi bir şekilde okumanızı tavsiye ederim.
1854 ve 1929 yıllarında Amerika`da " Öksüzler Treni " adı verilen bir tren varmış. Bu trende 200 binden fazla öksüz/ yetim çocuk sokaklardan toplanarak bu trene bindirilip yeni ailelere sahip olmaları için Orta Batıya götürülmüşdür. Ne yazık ki, çocuklar için her şey kolaylaşmak yerine bazen daha da kötüleşmiş... Tren bir istasyonda
512 syf.
9/10 puan verdi
Okurken kendinizden mutlaka birşeyler bulabileceğiniz, felsefi ve ruhani açılardan birçok bilgi edinebileceğiniz,farklı bakış açılarını ve bambaşka hayatları karşılaştırıp aynı çatı altında harmanlayabileceginiz bir kitap olmuş. Aret Vartanyan güçlü psikolojik tahlillere ve samimiyete dayanarak yazdığı kitabında toplumun sadece baktığı ama çoğunun göremediği,fark edemediği yanları kaleme alirken kendinden emin davranmış.Hepimizin kendi icinde yaşadığı ikilemleri en güzel halde yorumlamış ve yansıtmayı başarmış.Okurken büyük zevk aldığım ve sindirerek okumaktan keyif aldığım bir kitaptı,herkese tavsiye edebilirim.
Bende derin izler bırakan ve serisini bitirdigim kitapların ilki.Kitabı okuduğunuzda kendinizi ve ön yargılarınızı sorgulamaya başlıyorsunuz.Ben olsaydım?
Aslında kitabı ilkokula giderken okudum, ama tarih en eski bu olduğu için seçtim. Babamın tayini çıkmıştı, lojmanın çatısı akıyordu. Tamirat için çıktığında çatı arasında bulduğu kitaplardan biriydi, hepsini tek tek inceleyip bu kitabı orada okumaya başladım. bir solukta kitap okuma zevkini ilk öğreten kitap bu.. Ve kendi kızlarıma da okuttuğum bir kitap.
