Aşk o kadar ne ise Uzaklığın yanında Uzaklar o kadar aşk oluyor Adamın canında Ne demeli, ateş, alev, can Sormalı önce uzaklardan Kimi kül olur söner gider Kimi yanar rüzgârlardan Uzaklar denince dağlar aklıma gelir Dağlar olsa da olmasa da Dağsız uzak yoktur bana sorarsan Dağlar arada olmasa da
Sayfa 170Kitabı okudu
"Hata deyince sizde sevimsiz bir şey çağrışıyor, oysa kılavuzların hatası da öğreticidir."
Reklam
-Vahit emmi, evlilik nasıl bir şeydir? +Evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat. -Anlamadım. +Şimdi bir dağ düşün yalçın mı yalçın. Sivri kayaları var. İşte doğar doğmaz bizi “hadi bu dağı aş” diye eteklerine bırakıveriyorlar. -Hayat yani? +Aferin! İlk başlarda iş kolay. Ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor… Dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. Gücün azalıyor… Derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. Yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize. Artık tek başına değilsin. Biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin… Dağ yine yalçın. Ama artık yürümek zevkli. Nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. Çünkü yanında kendi nefesin gibi bir nefes daha var… Anladın mı? -Her evlilik sizinki kadar mutlu mudur? +Yoldaşına bağlı. Biz zeliha'mla yan yana yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik, canımız yanınca ağladık, bir yandan türkü söylemeyi bildik. Ben “pes” deyince o “hadi” dedi, o yorulunca ben sırtımda taşıdım. -Peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez mi? +Bilmiyorum. Biz mutluluğu ne parada ne handa bulduk evlat. Bak bugün deniz kenarında zeliha'mla beraber çekirdek çıtlatıp, çay içerken, mutluluk da bizimle masada oturuyordu sanki. Yedi Numara
BEŞ TANE BOŞ TABUT..!
Beş tane boş tabut Geldi AFRIN'den.. Içinde mehmetcikler yoktu.. Külleri vardı.. Kimse bilmediki o sandıklarda, Muhammedin mis kokulu gülleri vardı.. Öyle bir silah uretmiski, gavurun dölü..
Ve hayal kuyuları , anlata Anlata suyunu çektikçe Ve soluğu kesilmiş masalcı Arkası yarın ! deyince Yarın şimdi ! diye çığrışırlar
Hayal ve Gerçek
Ay ışığı pencereden girende Senden yana hayal kurmak ne güzel Ya bir otobüste, ya bir trende Gurbet ilden sana varmak ne güzel Aşkın mayasını senden alıp da Şekillendim sevda denen kalıpta Evinizin kapısını çalıp da İlk çıkandan seni sormak ne güzel, ne güzel Umudu yoksula bol verir Huda Bin tohuma can var bir damla suda Gerek uyanık ol, gerek uykuda Benden bakıp seni görmek ne güzel Kurumadan daha yolculuk teri Gel diye yanına çağırsan beni Bırakıp bir yana gamı, kederi Doya doya seni sarmak ne güzel Aşk deyince anlattığı her şeydir Öldürdükçe tadı gelen bir şeydir Azraile can vermesi zor şeydir Sen istersen sana vermek ne güzel, ne güzel, ne güzel
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç
Reklam
1,000 öğeden 491 ile 500 arasındakiler gösteriliyor.