Aşk o kadar ne ise
Uzaklığın yanında
Uzaklar o kadar aşk oluyor
Adamın canında
Ne demeli, ateş, alev, can
Sormalı önce uzaklardan
Kimi kül olur söner gider
Kimi yanar rüzgârlardan
Uzaklar denince dağlar aklıma gelir
Dağlar olsa da olmasa da
Dağsız uzak yoktur bana sorarsan
Dağlar arada olmasa da
-Vahit emmi, evlilik nasıl bir şeydir?
+Evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat.
-Anlamadım.
+Şimdi bir dağ düşün yalçın mı yalçın. Sivri kayaları var. İşte doğar doğmaz bizi “hadi bu dağı aş” diye eteklerine bırakıveriyorlar.
-Hayat yani?
+Aferin! İlk başlarda iş kolay. Ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor… Dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. Gücün azalıyor… Derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. Yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize. Artık tek başına değilsin. Biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin… Dağ yine yalçın. Ama artık yürümek zevkli. Nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. Çünkü yanında kendi nefesin gibi bir nefes daha var… Anladın mı?
-Her evlilik sizinki kadar mutlu mudur?
+Yoldaşına bağlı. Biz zeliha'mla yan yana yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik, canımız yanınca ağladık, bir yandan türkü söylemeyi bildik. Ben “pes” deyince o “hadi” dedi, o yorulunca ben sırtımda taşıdım.
-Peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez mi?
+Bilmiyorum. Biz mutluluğu ne parada ne handa bulduk evlat. Bak bugün deniz kenarında zeliha'mla beraber çekirdek çıtlatıp, çay içerken, mutluluk da bizimle masada oturuyordu sanki.
Yedi Numara
Beş tane boş tabut
Geldi AFRIN'den..
Içinde mehmetcikler yoktu..
Külleri vardı..
Kimse bilmediki o sandıklarda,
Muhammedin mis kokulu gülleri vardı..
Öyle bir silah uretmiski, gavurun dölü..
Ay ışığı pencereden girende
Senden yana hayal kurmak ne güzel
Ya bir otobüste, ya bir trende
Gurbet ilden sana varmak ne güzel
Aşkın mayasını senden alıp da
Şekillendim sevda denen kalıpta
Evinizin kapısını çalıp da
İlk çıkandan seni sormak ne güzel, ne güzel
Umudu yoksula bol verir Huda
Bin tohuma can var bir damla suda
Gerek uyanık ol, gerek uykuda
Benden bakıp seni görmek ne güzel
Kurumadan daha yolculuk teri
Gel diye yanına çağırsan beni
Bırakıp bir yana gamı, kederi
Doya doya seni sarmak ne güzel
Aşk deyince anlattığı her şeydir
Öldürdükçe tadı gelen bir şeydir
Azraile can vermesi zor şeydir
Sen istersen sana vermek ne güzel, ne güzel, ne güzel