Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya Anamız çay demliyor ya güzel günlere Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız Bu, böyle gidecek demek değil bu işler Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını İşte o gün sizi Tanrılar bile kurtaramaz.
İkisi de susuyordu şimdi. Mete, içmeyi unuttuğu soğumuş çayına şeker atıp karıştırıyordu. İnanılmaz bir haz almıştı bu hareketten ve istemsizce gülümsüyordu. Karıştırmaya devam ediyor, kaşığı bastırıyor, gülümsüyordu. Şekerin eridiğini görüyor, bir insanı düşünüyor ve ateşe atılmış bir insanı eritiyordu. Mete, ruhunda bastırdığı duyguları gün yüzüne çıkarmıştı, mahkum uyanmıştı. Umay ani bir hareketle yüzüğü cebine koydu. Duruşunu bozmadan gözlerini kaldırdı ve rahatsız olmuş bir sesle, "Mete ne yapıyorsun? O çay soğudu artık. Şununla oynamayı keser misin? Kendine yeni bir çay söyle ya da elindeki kaşığı bırak, sinirlerimi bozuyor." Tereddüt içerisinde elindeki kaşığı bırakarak sordu, "Neden bu kadar ciddisin Umay, neden? Baksana şeker eridi. Bir bütündü, eridi fakat yok olmadı. İnsanlar da böyledir işte. Ne kadar acı çekerlerse çeksinler acıdan dolayı ölmezler . Daha görülmüş bir şey değildir. Sınırı vardır acı çekmenin, aynı hayal kurmak gibi. Bir düşün; bildiğin, gördüğün kadarının hayalini kurarsın, ötesine istesen de geçemezsin. Bunun için bilmek gerekir. Acı da böyledir daha fazlasını alamazsın. Soğumuş çaya da bu oldu, şekeri yok edemedi çünkü doymuştu. İnsan ne zaman büyür biliyor musun? Gündüz ve gece kavramını ayırt edemediği zaman, olduğu andan kopmaya başladığı zaman. Ânı yaşayamayan insan büyüyen insandır.
Sayfa 75 - fihristKitabı okuyor
Reklam
aşk biraz t’uzaktı gözlerimin zembilinden düşen ağrı bu yüzden sesim içime aktı irkildim hasretin sancısı yüreğimde sızlayan bir düş
Mükemmel ötesi
Size Hayat Bilgisi dersleri verdim sevgili çocuklar, ama hayatın gerçek bilgisini, siz, kendiniz, burda iki sınır arasında, bu dağ başındaki köyünüzden uzak kentlere gittiğinizde, askerliğinizde öğreneceksiniz. Unutmayın ki, kitaplarda yazılanlar, okullarda öğretilenler her zaman doğru değildir. Benim için doğru olan, sizin için gerekli değildir. Eğer öğrettiklerimin çoğu böyleyse, bağışlayın beni. Çünkü ben başka bir yerden geliyorum yavrularım ve gördüğünüz gibi, karların erimesiyle de gidiyorum işte. Nereye gittiğimi kesin olarak bilmiyorsam da gidiyorum. Burda kalacak olan sizlersiniz. Burda yaşayacak olan sizlersiniz. Sizler, karın üstünde yalınayak yürüyüp ölmeyenlerdensiniz. Biz, bir kış boyu, yufka ekmek, otlu peynir, bulgur pilavı yiyip çay içerek yaşayamayız. Bizim meyvelerimiz, sebzelerimiz, etlerimiz vardır. Bütün bunları aradaki ayrımı göstermek için söylüyorum çocuklarım , beni yanlış anlamayın.Yalan söylemek günahtır, yalan söylemek insana yakışmaz, demedim. Beni yanlış anlamayın, yalan da söylenir. Benim size bütün bir kış söylediklerimin büyük bir çoğunluğu da yalandı. Ama şimdi söyleyeceklerim gerçek: Yavrularım, insanlar üç aylık bebekken, nedeni bilinmeyen hastalıklardan ölmeden de yaşayabilirler. Cüzzam, trahom bir alınyazısı değildir. Hiçbir şey alınyazısı değildir, yavrularım. Bu kadar. Benim söyleyeceğim gerçek de bu kadar işte. Hadi bakalım, dersimiz bitti dağılın.
Eski İstanbul kahvehanelerinde gelen giden çay, kahve içer, nargile veya çubuklarını tüttürüp sohbet ederlerdi. Bir de çulsuz takımı garibanlar vardı ki onlar da kuytu bir köşeye çekilir ve oraya serilmiş bir şilte üzerinde gün boyu bir şey içmeden oturur, hatta kahvecinin keyfi yerindeyse geceyi bile orada geçirirlerdi. İşte bu gariban köşesine eski İstanbul argosunda “Allahkerim Yeri” denirdi.
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Delinin defteri
Öncelikle kitap, neva bulvarı, burun, portre, palto, bir delinin anı defteri ve fayton adlı altı eserden oluşmaktadır. Neva bulvarı adlı bölümün genelinde yüksek sosyete mensuplarının tabiriyle hiyerarşinin kol gezdiği alt-üst sınıflarının yoğun olarak hissedildiği, günümüz ölçütünde bağdat caddesi, Şanzelize caddesi olsun, tamamıyla lükse karşı
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,3bin okunma
Reklam
Araba için benzin, bitki için fotosentez, damarlar için kan ne anlama geliyorsa; Türk için çay da, külliyen o mânâya tekâbül ediyor işte... 🙂
128 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Aklı Başında Her İnsan Biraz "Deli"dir
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır. Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz: – Giriş – Kitapla İlgili Düşüncelerim – Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi – Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi – Turin
Nietzsche Neden Delirdi?
Nietzsche Neden Delirdi?Ayşe Şirin Çakmakçı · Scala Yayıncılık · 20242 okunma
Edep; Müridin kendi nefsine, ihvanına, mürşidine ve Allah’a karşı uyması gereken kurallardır. Bu kurallara uymak vuslat vesilesidir. Edebe uymayanlar lütuftan mahrum olurlar. Ne güzel söylemiş büyüklerimiz “Edeple gelen lütufla gider” diye. Pirimiz Abdülkadir Geylani Hz.leri “Bir edep için, binlerce derviş feda olsun. Edep gittiğinde onu geri
136 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
FATİH DUMAN - AŞK VARSA KUSUR YOKTUR Herkese selamlar Nasılsınız, neler yapıyorsunuz? Neler okuyorsunuz?
Aşk Varsa Kusur Yoktur
Aşk Varsa Kusur YokturFatih Duman · Nesil Yayınları · 2019523 okunma
Reklam
+1
“Güzelce ağlamak ve sıcak bir çay, işte bunlar gibisi yoktur.”
Abim alt tarafı bir çay işte :)
Sıradan insanlar çayı içilen bir şey olarak tanımlasa da aslında bu bir hataydı.
Bugün bir markette alışveriş yaparken gözüm çay paketlerine takıldı çocukluğumda babamın aldığı paketti gözüme takılan, anacığımın mavi çaydanlıkta demlediği ve kardeşlerimle acaba bizde içebilir miyiz diye heyecanla beklediğimiz çaydan bir çay almak istedim, dedim " belki beni geçmişe götüren bir bardak çay içerim" eve gelince demledim. Ne bir koku ne bir tat ne bir heyecan. Al sana işte diyorum çay burda iç doya doya ama özlemim çaya değilmiş belliki. Gözüm hâlâ pakete takılı gidip gelip mutfağa bakıyorum. Ne kadar tuhaf insanın ruh hali bir dakikada tüm gününü evirip çevirip bir noktaya odaklıyor. Söz konusu geçmişe özlem olunca insan daha bir hassas oluyor. Her günümüzün ve sevdiklerimizin kıymetini bilmek umuduyla... 🥺🌼
-Beni niye bırakıp gittin Müzeyyen? - Elimde değildi,kendime engel olamadım. Ona aşıktım. Seni üzmek istemezdim ama kendimden de vazgeçemedim. - Değdi mi peki? - Mesele bu değil ki, yaşamam gerekiyordu yaşadım. Ama biliyorsun işte bitiyor en nihayetinde her şey gibi. - Çay için teşekkürler. - Gitme! Lütfen! Diyelim ki gitmedin. Seninle
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.