Mustafa Kemal Graziani'ye şöyle demiş: "Türk milletinin fevkalade meziyetleri vardır. Fakat ne yazık ki onu karanlık ve cehalet içinde bırakıyorlar. Millet pratik bir şekilde modern maarife susamıştır. Rejim, iktisadi hayatın hiçbir cephesinde millet ve devletin faaliyet göstermesine müsade etmiyor. Hâlbuki Türkiye'nin nefes alması, ilerleyebilmesi ve mazhar-ı hürriyet olması için her şeyden evvel Türk milletinin maneviyatını yükseltmek ve onu taassuptan kurtararak faal bir kudret iktisap etmesine çalışmak lazımdır. Millet cahil dervişlerin elinden tahlis olunmalı ve bunların yerine iyi tahsil görmüş, laik profesörler getirilerek işin başına geçirilmelidir. Hülasa, milletin daha pek çok şeye ve inklablara ihtiyacı vardır. Millet aile ve toplum hayatında doğu düşünce tarzından sıyrılmalıdır. Türk halkının gerçeği görüp kavrayabilmesi için pek çok büyük reformlar gerekir."
Fakat gençliğimde bile bilgi tehlike teşkil ediyorsa çözümün cehalet olduğuna inanmayı kendime yediremedim. Bana hep çözüm bilgelikmiş gibi geldi. Tehlikeye bakmayı reddetmezdiniz; öyle yapmaktansa onun hakkından nasıl güvenle geleceğiniz öğrenirdiniz.
Reklam
“Kişi bilme ve kendini tanıma çabasını bıraktığında, cehalet çıkar sahneye. Mücadele anlık kararlarla yürür, zihnini açmayı ya da kapamayı öğrenmektir bu. “Unutmayın, okul çok, çok önemlidir. Okula bir beceri ya da meslek öğrenmek, toplumun katılımcı bir üyesi olmak üzere gidersiniz. Her kültürün öğretmenlere, doktorlara, tamircilere, sanatçılara, aşçılara, işadamlarına, polis memurlarına, itfaiyecilere, askerlere ihtiyacı vardır. Onlar okullarda eğitilir ki kültürümüz büyüsün, serpilsin. Ama ne yazık ki çoğu kimse okulu başlangıç değil son diye görür.”
Uzun vadede hiyerarşik bir toplum ancak yoksulluk ve cehalet sayesinde ayakta kalabilir. Boş vakit ve güvenlik hakkından herkes aynı ölçüde faydalanirsa, normalde yoksulluktan aptallaşmiş olan çoğu insan okur yazar olacak ve kendi başlarına düşünmeyi öğreneceklerdir; bunu basarirlarsa ayrıcalıklı azınlığın hiçbir işlevinin olmadığını, onları kolayca tasfiye edebileceklerini enininde sonunda anlayacaklardır.
Şükür Cehalet Bitti...
Şükür cehalet bitti! Kimse okumuyor, herkes yazıyor. Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor. Kimse susmuyor, herkes konuşuyor. Kimse çekilmiyor, herkes ortada. Kimse kederlenmiyor, herkes şenlik. Kimse yere bakmıyor, herkes gökyüzü. Kimse sevmiyor, herkes arzu ediyor. Kimse gözyaşı değil, herkes küfür. Kimse eşik değil, herkes ufukların ötesi. Kimse gölge değil, herkes ışık. Tevazu bitti. İncelik bitti. Hatıra bitti. Gönül bitti. Şarkı bitti. Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte...
Anlayacağınız, dünyanın en büyük servetiyle satın alınan şey bu: Cehalet...
Reklam
"Çağlar boyunca tekrarlanan bir hatayla, bir yasa veya inanç haline gelen gerçek, bilginin yolunu engeller koyar. Özünde sadece cehalet olan meteotlar da bunu bir kısır döngüye sokar. Bu döngüleri bilgiyi arayarak değil, cehaletin sebebini keşfederek kırmalıyız."
"Yüreğim Milletimin halinden kanlıdır. Böylece bir milletin, İslâm Milletinin düştüğü acı bölünme, cehalet, maddi ve manevî batış hali beni tarifsiz sıkıntılara düşürür. Ama yine Allah'ın rahmeti gelir, beni ye'se düşmekten kurtarır."
Hiç kuşkum yok ki, 'bilim ve barış' cehalet ve Savaşı yok edecektir. ulusların yıkmak, yok etmek için değil ,yaşamı yüceltmek için birleşeceğine, ve geleceğimizi bu yolda uğraş verenlere borçlu olacağımıza inanıyorum.
Cehalet daha doğal! Bilgi, doğaya aykırı!
Reklam
İnsanlar bilinmeyenden korkmanın, korkunun en güçlüsü olduğunu söyler. Evet, bir bok bilmiyorlardı çünkü ben tam olarak ne beklediğimi biliyordum ve cehalet için her şeyi takas edebilirdim.
Sayfa 223 - AngelinaKitabı okudu
“ oğlanlardaki duygusal cehalet başkalarını da etkiliyor ama asıl bu çocukların kendilerine pahalıya patlıyor. duygusal eğitimden yoksun oğlan çocuğu, ergenliğin baskılarına ve eşi benzeri görülmemiş şekilde acımasız olabilen akran kültürüne yalnızca öfke, saldırganlık ve duygusal olarak içe kapanmak gibi”erkekçe” yollarla karşılık verebiliyor. Çünkü öğrendiği ve uyguladığı(sosyal açıdan da kabul edildiğini bildiği) tepkiler bunlardan ibaret kalıyor.”
Adaletsiz ayrımcılık zamanla daha iyi değil, daha kötü hâle gelir. Para parayı, fakirlik de fakirliği çeker. Eğitim daha fazla eğitimi, cehalet daha fazla cehaleti doğurur. Yuval Noah Harari
"Kur'an-ı Kerim'in tefsirlerini oku. Manasını en ince detayına kadar araştır. Unutma; Kur'an-ı Kerim'i güzel okursan , nağmeli okursan ödüller verirler. Fakat Kur'an-ı Kerim'in manasını derinlikleri ile birlikte anlamaya ve anlatmaya kalkarsan millet senden kaçar. Çünkü nağmeler uyutur , manalar uyandırır. Cehalet de uyku gibidir seni uyandıran ilk kişiye tepkin kızgınlıktır."
Dünya üzerindeki sanayi toplumunda okuryazarlık ve sonuç olarak yükseköğrenim yaygınlaştığı hâlde, eğitim- ögrenim alanındaki ilerleme ile yurttaşların etkin eleştirel düşünceden yoksunluğu arasında keskin bir karşıtlık vardır. Bir yandan okur-yazarlık artarken, televizyon, tüketicinin görüntülerle beslendiği, beynini değil de gözlerini ve kulaklarını kullandığı yeni tür bir cehalet yaratıyor. Özetle, verimliliği git gide arttıran makineler ürettiğimiz halde, insanın kendisi en önemli niteliklerinden bazılarını yitiriyor. Hep daha çok büyümekten, daha verimli olmaktan ve daha hızlı büyümekten başka hiçbir amacı ve vizyonu bulunmayan büyük örgütlenmenin yönettiği edilgin bir tüketici olup çıkıyor.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.