Özgürlüğünü bir avuç uydurma gerçekliğin içine hapsettin. Sana dayatılan sahte uykundan uyanmanın, cehennem misali bir yaşam görüşünü bırakmanın artık zamanı geldi!
Hasan-ı Basri'den (rh) rivayet edildiğine göre, Herem ibni Hayyan (rh) söyle dedi: "Cehennem gibi bir şey görmedim, ondan kaçanlar uyumaktadir. Cennet gibi bir sey de görmedim, onu isteyenler de uyumaktadir."
Ey er-Rahman ey er-Rahim, Ey İman edenlerin Rabbi!
Ey kâinatın Maliki, ey Din Gününün sahibi, zalimler, yeryüzünde bütün ahlak kaidelerini ve bütün vicdanların reddettiği ve nefretle kınadığı, bir zulmü işliyorlar.
Rabbim! Sen kullarına merhametle baktın ve onların merhametinle istedikleri din ve hayat tarzı üzerine kalmalarına izin verdin.
Diri diri yanmış gibiyim. Ne denli acı verse de, en basit .. canım acıyor" sözlerini söyleyemeyecek durumdayım. insan yaşamında benzeri olmayan şu cehennem sezgisini atmamayı denememek ...
Felsefemi? Bir sürü yalan.
ilkeler mi? Bir sürü yalan.
Düzen mi? Bir sürü yalan.
NUR RİSALELERİ’NE
ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
(RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ)
ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
Bunun PDFsi var okuyun nur risalesi gerçeğini görün ya da görmeyin bana ne....
Ön Söz.................................................................................................................................................................... 9
4 nala gelip uzak asyadan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim
Bilekler kan içinde
Dişler kenetli
Ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem bu cennet bizim
Kapansın el kapıları
Bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim
NAZIM HİKMET
"Sabah gözlerimi sana açarım. Akşam, uykularımı senden alırım. Nereye, ne yana dönsem karşımda mutluluğun o harikülade baş dönmesini bulurum. Böyleyken gene de şükretmem halime, hergelelik, açgözlülük eder, seni üzerim. Aklıma gelmez sana ağırlık, sana sıkıntı olurum. Nemsin be? Sevgili, ! dost, yâr, arkadaş... Hepsi. En çok da en ilk de Leylâsın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın.
Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennem çarklarından kurtuldum, üşüyorum kapama gözlerini..."
Kelime anlamı macera ve serüven olan, Türk edebiyatının ilk gerçekçi romanlarından birisi olma özelliğini taşıyan Sergüzeşt, bir aşk trajedisi üzerinden kölelik ve tutsaklığı konu alıyor. Dönemin toplumsal yapısının ve eşitsizliğinin ustalıkla kaleme alınması yaşanan zorlukları gözler önüne seriyor. Kitap esaretin ve tutsaklığın yok edici
"Şerefim üzerine dostum," diye yanıtladı Zerdüşt, "sözünü ettiklerinin hiçbiri yok: ne şeytan var, ne de cehennem. Ruhun bedeninden önce ölmüş olacak, hiç korkma artık!"