Cevab : *hasmın sözünü kesmek* fiilinden türeme ; Cemaat : *başkası tarafından işitilmek* fiilinden türeme ; Cehl-i basit : ilme sebeb olan ; Cehl-i mürekkep : ilme sebeb olmayan ; Cehennem : derin kuyu = cihanem den türeme ; Hicâz : ayıran , haciz , Hikâye :kelimeyi bir yerden başka bir yere nakletmek, Hikâyetül hal : Şimdinin geçmişte takdir edilmesi, Hik’ayetül Halil maziye : Geçmişin şimdide takdir edilmesi, Halvanî : Helva yapan/ satan, Halvâ : helva Tarih : vakti bildirme, tevârih : günü bildirme, Âdem : el edeme = deri . Âmin : amine , emine, *KİTABU-L FURUQ kitabından, *
Utanmaz Adam
Kabahat, her memleketin halkındadır. O, gözünü açmadıkça dünya düzelmez. Açılan bu kadar mekteplere, darülfünunlara rağmen her yerde halk cehl-i mürekkep (esas cahillik) halindedir. Dünyadan ziyade ahirete ehemmiyet verirler. Hayatta ne suiistimaller olur aldırmaz da öbür dünyaya müteallik itikat meselelerinde şüphe gösterenlere bütün gazabıyla yürür. Halk, ağzına vurulup lokması alınmak için yaratılmıştır. Onun etrafını saran emperyalizmden tutunuz da sosyalizm ve komünizm gibi türlü namlarda ne kadar teşekküller varsa evvela suret-i haktan görünüp (iyi niyetliymiş gibi) sonra halkı soymak için vücut bulmaya çalışmaktadırlar.
Sayfa 435 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cehalet ve Hikmet! Cehaletin de dereceleri var. Bunlardan birincisi, Cehl-i basittir ki bu, bilmez, ancak bilmediğini bilir. Bu bilgi, ona ilim kapısını açar. İkincisi, Cehl-i Mu'kab'dır; bu, bilmez, bilmediğini de bilmez. Burada anlama ve dinleme olmadığından ilim kapısı bu kişilere kapalıdır. Üçüncüsü ise en tehlikeli olandır ki bu Cehl-i Mürekkep'tir. Bunlar bilmedği halde, kendini biliyor zanneder ve yanlış malumatı doğru kabul eder. Bunlar ne ilim bilir, ne irfan, kırar kapıyı girer... En büyük sorun da bu son gruptur, softayı alim zannettiren, bilgisizlikle bilgiyi karıştıran, aldanan ve aldatan bunlardır... Aygün Akyol
Geleneğimizde ortaya çıkan sistematik düşünce yanlışları ve Kur’ani ilkelere aykırılıkları bile sorgulamayan cehl-i mürekkep bir Müslüman zihni oluşturmuştur.
Sayfa 17
İnsanlar dört kısımdır: Birincisi: Bilir. Bildiğini de bilir. Bu âlimdir. Ona uyunuz. İkincisi: Bilir. Fakat bildiğini bilmez, bildiğinden haberi yoktur. Bu, uykudadır. Onu uyandırınız. Üçüncüsü: Bilmez. Fakat bilmediğini bilir. Bilmediğinin farkındadır. Bu, irşâda muhtaçtır. Onu irşat ediniz. Dördüncüsü: Bilmez. Bilmediğini de bilmez. (Cehl-i mürekkep). Kendisini allâme sanır. Bu, câhildir. Onu terkediniz.
Sayfa 589Kitabı okudu
Halkı halifeden koparan yegane şey etrafını ehlin yerine cehlin işgal ettiğini görememesidir. Çünkü cehl-i mürekkep adaletsizlikte ve kibirde sınırsız bir ahlaksızlığa sahiptir... Faruk YILDIZ
Reklam
İnsanlar, teknik tabiriyle, bir "cehl-i mürekkep" halinden çekmekteler. Cehl, yani cehâlet, bilmemenin adı. Cehl-i mürekkep ise bilmediğini bilmemek, bilememek hali.
Sayfa 38 - İnsanKitabı okudu
Cehl-i mürekkep
Sömürülen genç gayretler.! Şahsi menfaatleri çevresinde dönüp duran isteklere dönüşen ulvi hedefler! İnsanları eğiterekte cahil bırakabilirsiniz yada cahil kalmaları için eğitebilirsiniz! Hemde neredeyse izâlesi mümkün olmayacak derecede bir cehalet içinde bırakabilirsiniz. Bildiğini zannetmek ve bilmediğini bilmemek gibi
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.