Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yahya bin Muaz şöyle der: "Nefsinin arzuları peşine takılan kimse, dünyada da ahirette de sıkıntı ve azap çeker. Dünyada çektiği, onları elde etmek içindir. Ahirette çekeceği ise onların hesabını vermek içindir."
Almanca benim ana dilim ve bana daha doğal geliyor ancak Çekçenin daha çok duygulara hitap ettiğini düşünüyorum, bu yüzden sizin mektuplarınız birçok belirsizliği ortadan kaldırıyor. Sizi daha net görebiliyorum, bedeninizin ve ellerinizin hareketleri çok çabuk ve kararlı, sanki bir buluşmada yüz yüze gibiyiz, mektubunuzun ortasında yüzünüzü görebilmek için gözlerimi kaldırdığım zaman -Ne hikâye ama!- yangın başlıyor ve ben ateşten başka bir şey görmüyorum.
Reklam
Evliliğe Dair
Yalnız ve huzursuzum ama " Bir emri hak vaki olsa çenemi çekecek kimse yok." diye de ömür boyu birini yanımda besleyecek değilim. O ben ölünce çenemi yerine yerleştirecek diye benim onun elli senesini çekecek halim yok.
Sayfa 20 - İletişimKitabı okuyacak
Kadınların genellikle çok sakin olmaları beklenir fakat erkekler gibi kadınlar da hissederler; becerilerini geliştirmek için uygulamaya ve çabaları için bir alana, erkek kardeşleri kadar ihtiyaç duyarlar; çok katı bir sınırlandırmanın, çok mutlak bir durağanlığın sıkıntısını, aynı erkeklerin çekeceği gibi çekerler ve onların muhallebi yapıp çorap örmekle, piyano çalıp çanta süslemekle yetinmeleri gerektiğini söylemek onlardan daha çok ayrıcalığa sahip yoldaşlarının dar görüşlülüğüdür.
Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür-Hüseyin Rahmi Gürpınar
"Bir erkeğin gözü sevdaya,şöyle böyle gelişigüzel düşüp kalkmalara ne kadar tok olsa da erkek cinsi bu cici mama hususunda obur çocuklara benzer.Bu açgözlülerin bayramda midelerini ne kadar şekerle doldursanız da bunlar yine camekânda iştahlarını çekecek bir bonbona tesadüf ederler.Ve bunun için cüzdanlarının köşesindeki en temiz parayı fedadan çekinmezler."
Sayfa 5 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Editörlerin dikkatini çekecek ve içini ısıtacak, küçük de olsa takdirlerini kazanacak bir sıcaklık, ufak bir pırıltı vardır kuşkusuz!
Reklam
Kimisi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecek, geri kalanlarsa, uygar devletin emsalsiz mucizelerinin ve muhteşem güzelliğinin kanlı gövdesi üzerinde durmak bilmeden tekrar tekrar yükselirken çalışıp didinerek fena hâlde acı çekecek.
"Ilk kez gittiğim kentlerde fotoğrafçıları dolaşır, kartpostallar alırım. Çanakkale'de de öyle yaptım. Bir fotoğraf stüdyosunda Çanakkale'ye ait, ilgimi çekecek türden kartpostallar buldum. Bir de Çanakkale savaşlarına ilişkin fotoğraflar gördüm... Aman Allah'ım, kafatası ve insan vücudunun diğer kemiklerinden oluşan bir yığınının fotoğrafı... Sordum nedir bu?" Fotoğrafçı, Çanakkale savaşlarında ölenlerin kemikleri olduğunu söyledi. Sadece bu fotoğraf, bu topraklarda o tarihte nasıl bir savaşın cereyan ettiğının çok açık bir kanıtı idi. Tabii ki aldım fotoğrafı ve hâlâ saklıyorum..."
Bir de "kirli çamaşırları olmak" diye bir deyim vardır. Benim için o çamaşırlar doğduğum anda kirliydiler ve ben büyüdükçe temizlenmek yerine daha pis ve iğrenç hale geldiler, ta ki her gece milyonlarca farklı cehennemin azabını çekecek kadar kokusu ağırlaşana dek. Öyleydiler öylesine ama (şüphesiz bu dediğim kulağa çok tuhaf gelecek), yavaş yavaş bana kendi kokumdan daha tanıdık gelmeye başladılar. Bu ağır kokuları, açık bir yaranın acısı gibi, fısıltılı aşk protestoları gibi geliyordu.
Sayfa 43
Tüm hayatımı vicdanım tarafından rahatsız edilerek yaşadım ama aynı zamanda vicdanım sadık bir yoldaş oldu - onunla kasvetimizde oynaşırken her zaman yanımda duran sadık bir eş gibi. Bir de “kirli çamaşırları olmak” diye bir deyim vardır. Benim için o çamaşırlar doğduğum anda kirliydiler ve ben büyüdükçe temizlenmek yerine daha pis ve iğrenç hale geldiler, ta ki her gece milyonlarca farklı cehennemin azabını çekecek kadar kokusu ağırlaşana dek. Öyleydiler öylesine ama yavaş yavaş bana kendi kokumdan daha tanıdık gelmeye başladılar.
Reklam
Varolabilmek için kutsal bir şeylere gereksinimi olan insanlardandı o.
Çektiği acılar, inançlarının üzerinde en küçük bir çizik bile oluşturmuyordu. Çektiği acılardan dolayı inançlarından vazgeçmesi olanaksızdı, kişiliği bu inançlarla bütünleşmişti. İnançlarından vazgeçmek, kendinden vazgeçmek, yok olmak anlamına gelecekti. Varolabilmek için kutsal bir şeylere gereksinimi olan insanlardandı o. Kendi kişiliğiyle bütünleştirebileceği bir inanç, uğrunda acı çekeceği bir ideal olmadığı zaman kendini değersiz, amaçsız ve güçsüz buluyor, kendinden neredeyse iğreniyordu. Yaşayabilmesi için bir kutsallığın kölesi olması, hem de onun uğrunda acı çekmesi gerekiyordu. İçindeki yaşam isteğini harekete getirecek, onu ortaya çıkaracak iradesi ve gücü yoktu. Fünyesi olmayan bir bomba gibiydi; inançları onun fünyesi oluyor, tembelliğini parçalayarak derinlere saklanmış olan gücünü ortaya çıkarıyordu.
"kirli çamaşırları olmak" diye bir deyim vardır. Benim için o çamaşırlar doğduğum andan beri kirliydiler ve ben büyüdükçe temizlenmek yerine daha pis ve iğrenç hâle geldiler, ta ki her gece milyonlarca farklı cehennemin azabını çekecek kadar kokusu ağırlaşana dek.
Sayfa 43
Yazarken, aslında iki kişi adına ya­zıyorum: Biri on iki yaşındaki ben, diğeriyse şimdiki ben ve yazdığım kitap, birbirinden farklı ama birbiriyle bağlantılı olan bu iştahı da doyurmalı. On iki yaşımdaki ben, bağımsızlık, tehlike, adalet, yiyecek ve her şeyin ötesinde, adımımı atar atmaz beni içi­ne çekecek denli yoğun bir atmosfer isterdi. Yetişkin ben, bütün bunların yanı sıra başka şeyler de istiyor: korku, sevgi ve başarısızlığı, insanın içindeki haini kabullenmeyi. O yüzden yazarken, çocukların bilmesini, yetişkin­lerinse hatırlamasını tez elden ve umutsuz­ca istediğim ne varsa, olabildiğince az sözle anlatmaya çalışıyor, sıkça başarısız olsam da denemekten vazgeçmiyorum.
Sayfa 3 - Domingo
Hadisi şerif
Allahın gazabını çekecek işler ve sözlerle devlet reisinin hoşuna gitmeye çalışan, Allahın dininden dışarıya çıkar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.