Kitabın ilginç yanı Zweig'in yaşadığı dönemin sorunlarını kitaba olağanüstü gerçekçilikle yansıtması.Okurken sabırsızlanmamak elde değil.Sürükleyiciliği tartışılmaz.Gelelim kitabın konusuna:
Kitap New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisinde geçer.Bu gemide rastlantı olarak tanışan 3 kişi;satranç şampiyonu Czentovic,sıradan bir satranç oyuncusu olan anlatıcı ve bir zamanlar usta bir satranç oyuncusu olan ve 20 yıldır satranç oynamamış olan Dr.B..dir.Dr.B..bir avukattır.Nazi işgali sırasında görevinden alıkonulup otel odasına hapsedilir fakat burada düşünebileceği haberleşebileceği,yazabileceği hiçbir şey yoktur.Her gün sorguya çekilir bu sorgu sırasında ıslak bir pardösünün cebinde kitap görür ve çalar.Odasına çekildiğinde satranç kitabı olduğunu öğrenir ve hayal kırıklığına uğrar.Fakat zaman geçtikçe kitaptaki 150 stratejiyi dener,problemleri çözer,mutlak sonuçları hesaplar ve zamanla tinsel olarak kendi kafasında uyarlamaya başlar.Onun için aynı beyinde iki farklı strateji vardır.İlki siyah ben ve ikincisi beyaz ben olarak.İkisi de birbiriyle zıtlaşır,rövanş ister,rekabet tutkusuyla yanıp tutuşur.Zamanla bu durum onu hastalığa iter.Hapisten sonra Nazi işgali sona ermiştir ve ülkesini terk edecektir.Son olarak satranç şampiyonuyla bir turnuva yapar yener rövanş ister fakat 2.oyunda taşların yerinin yanlış olduğunu belirtir ve oyunu yarıda bırakır.
♚♔♛♕
Zweig Nazi işgali ve 2.Dünya Savaşı'ndan etkilenerek kitabı ele alır.Bir otobiyografidir aslında bu kitap.Psikolojinin sınırlarını son derece zorlayıp kurguya ve aktörlere yansıtmıştır.