Celladıma Gülümserken kitabının incelemesinde bir soru yöneltmişim siz değerli okurlara:
İsmet Özel, yaşayan en büyük Türk şair olabilir mi sizce?
Bir cümle de olsa düşüncelerinizi merak ediyorum.
Erbain
Kırk Yılın Şiirleri
Uzun zamandır listemdeydi.
Bazı kitaplar vardır, zamanlarını beklerler.
Oldukça mutluyum bu kitabı da okuma şerefine ulaştığım
Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında.
Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat
her şeyi gördüm içim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi
linç edilmem için artık bütün deliller elde
kazandım nefretini fahişelerin
lanet ediyor bana bakireler de.
Sözlerim var köprüleri
Celladıma Gülümserken /Evi Nepal'de kalmış Slovakyalı salyangozdur ruhum!
İsmet Özel
Yaşayan en büyük Türk şair olabilir mi sizce?
Ömrü uzun olsun...
O daha yazsın, biz daha okuyalım...
Celladıma Gülümserken
Kısacık bir şiir kitabı.
Her şiir bir kitap her dize bir şiir olabilecek düzeyde dolu dolu, imgelerle yüklü bir eser.
Şair düşüncelerini ustalıkla anlatmış, anlamak da ayrı bir çaba gerektiriyor diyebilirim. Okumak için yarım saatte okunur ama dizelerle verilen mücadele günler alabilir.
"Şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin pahalı zevklerin insanı, ucuz cesaretlerin." (s. 27)
Kabullenmesi zor ama bir o kadar da gerçek değil mi? Bunu anlamak için kafamızı kaldırıp sokaklara bakmaya bile gerek yok. İnstagram'a girmek veyahut kumandanın tuşuna basmak yeterli olacaktır. Pahalı zevklerin, ucuz cesaretlerin insanlarıyız. Kendimizi aslan diye tanımlayan kedileriz bir bakıma. Tek tesellimiz aslanın da kedigillerden olması.
"Uzun yola çıkmaya hüküm giydim." (s. 15)
Kime sorsak bir gitme derdinde. Yerinden memnun olan çok az insan tanıyorum. Gidebilen çok az oysa. Seyahatler zihinlerde kalıyor. Ve de hayallerde. Ne diyordu dizesinde "ucuz cesaretlerin insanı" Hayal kuracak kadar cesaretimiz... Adım atmaya ise cesaretimiz kadar mecalimiz de kalmamış.
"Evi Nepal'de kalmış Slovakyalı salyangozdur ruhum." (s. 8)
Bir benzetme ancak bu kadar farklı olabilir ve her okuyanı farklı düşüncelere sürükleyebilirdi. Öyle hissetmiyor muyuz bazen? Ama dediğim gibi burada da seyehati yapan yine ruhumuz. Bedenimiz gizli prangalar taşıyor.
Kısa bir eser. İncelemeyi uzun tutarak kimseyi sıkmak istemiyorum. Okuyun, okutun birlikte konuşalım. Mutlu günler dileklerimle...