Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evet, her mü’minin kendine mahsus bir huzur, huşû, tefeyyüz, tecerrüd ve istiğrak hali vardır. Ve herkes, iman ve irfanı, salâh ve takvâsı, feyiz ve mâneviyatı nisbetinde bu İlâhî hazdan feyizyâb olabilir. Lâkin bu güzel hal, bu tatlı visal ve bu emsalsiz haz, geçen âyet-i kerimedeki ihsan erbabı olan o büyük mücahidlerde her zaman devam ediyor. Ve işte onlar, bu sebepten dolayıdır ki, Mevlâyı unutmak gafletine düşmüyorlar. Nefisleriyle, arslanlar gibi bütün ömürleri boyunca çarpışıyorlar. Ve hayatlarının her lâhzası, en yüksek terakki ve tekâmül hatıraları kaydediyor. Ve bütün varlıkları, o cemâl, kemâl ve celâl sıfatlarıyla muttasıf olan Rabbü’l-Âlemînin rızasında erimiş bulunuyorlar. Mevlâ, bizleri de o bahtiyarlar zümresine ilhak eylesin. Âmin.
İhsan Doğramacı
İlk özel üniversiteyi kurmak istedi; vakıf üniversitesi, kuracaktır. Ayrıca Fortune dergisindeki örneklere dayanarak vakıf devleti de kurmak isteyecektir. Nasıl? Kendi deyimiyle her işi “başka kaynaklardan yürüterek”, “hiçbir yerden tek kuruş almadan” oradan oralara milyarlar aktararak...
Reklam
Yani muhabbet-i İlahiyenin tecellisinde ve o şarab-ı muhabbetten herkes istidadına göre mesttir. Malûmdur ki her kalp, kendine ihsan edeni sever ve hakiki kemale muhabbet eder ve ulvi cemale meftun olur. Kendiyle beraber sevdiği ve şefkat ettiği zatlara dahi ihsan edeni daha pek çok sever. Acaba –sâbıkan beyan ettiğimiz gibi– her bir isminde binler ihsan defineleri bulunan ve bütün sevdiklerimizi ihsanatıyla mesud eden ve binler kemalâtın menbaı olan ve binler tabakat-ı cemalin medarı olan bin bir esmasının müsemması olan Cemil-i Zülcelal, Mahbub-u Zülkemal, ne derece aşk ve muhabbete lâyık olduğu ve bütün kâinat, onun muhabbetiyle mest ve sergerdan olmasının şayeste bulunduğu anlaşılmaz mı? *İşte şu sırdandır ki "Vedud" ismine mazhar bir kısım evliya "Cenneti istemiyoruz. Bir lem'a-i muhabbet-i İlahiye, ebeden bize kâfidir." demişler.* *Hem ondandır ki hadîste geldiği gibi "Cennette bir dakika rü'yet-i cemal-i İlahî, bütün cennet lezaizine faiktir."*
Sayfa 688
418 syf.
·
Puan vermedi
Beyoğlu’nun en güzel abisi Kitabın başlangıcında cinayeti işlenen kişi konuşuyor, sanki ilerleyen süreçlerde konuyu anlamanıza yardımcı olacağını düşünüyorsunuz ama , olaylar üstüne olaylar gelişiyor ..Her zamanki gibi Ahmet Ümit ,dikkatinizi oradan oraya savurmayı başarıyor..Beyoğlu’nun gizli dünyası , arka planı ,en karanlık zamanları yine
Beyoğlu'nun En Güzel Abisi
Beyoğlu'nun En Güzel AbisiAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,8bin okunma
Aminn
KIRIK BİR DİLEKÇE İLE KAPINA GELDİK RABB'IM ! Maddi-manevi kalbi ve ruhi hastalıklarımıza şifalar ihsan eyle. Cümlemizi maddi-manevi Hafız isminle muhafaza eyle. Bizlere
"Onlar, melekler gibi görünmez olurlar..."
Peygamberler ve evliyâ, mezarlarında, kabir hayatı denilen, bilmediğimiz bir hayat ile diridirler. Ahmed bin Muhammed Nîşâbûrî hazretleri hadis ve Şafiî fıkıh âlimidir. 240'ta (m. 854) İran’da Nîşâbur'da doğdu. Nîşâbur, Mekke ve Bağdat'ta zamanın büyük âlimlerinden hadis ve fıkıh ilmi tahsil etti. Memleketine dönerek çok talebe yetiştirdi.
Reklam
İnsanoğlunun kalbi üç şeye karşı nedensiz muhataptır, bu üç şeyi sebepsiz sever: Cemal, kemal ve ihsan. Düşmanımızda bile görsek güzelliğe, mükemmelliğe ve karşılıksız ikrama karşı kayıtsız kalamayız. Ne ki, tüm bu yönelişlerin varlığı, ancak kıyas yaparak ortaya çıkar. Güzellik, çirkinlikle nispet edildiğinde belirir. Işık karanlığın, iyilik ise kötülüğün varlığında fark edilir. Hastalık sağlık ile ve nihayet varlık yokluk ile bilinebilir. Bir şey tam olarak, ancak zıddıyla kaimdir. Değilse, evrende asıl olan güzellik ve düzendir. Göze çarpan çirkinlikler kıyas içindir. Güzelliklerin anlaşılması içindir.
983 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.