İlkokul ve ortaokulda okurken din derslerinde öğretmenlerimiz Muhammet'in kafirlere karşı yaptığı savaşlardan Bedir savaşını ballandıra ballandıra anlatırlardı. Müslümanların kafir ordusunu nasıl bozguna uğratarak zafer kazandıklarını söylerlerdi.
Ben de çocuk aklımla zihnimde canlandırırdım. Binlerce kişiden oluşan orduların çarpıştığını,
İslâm tarihinin en önemli kırılma hadiselerinden biri Hz. Osman'ın şehit edildiği tarihtir.
- Hicri 35'te, Hz. Osman şehit edilmiştir.
- Hicri 36'da, bir kardeş kavgası olan Cemel (adalet kavgası)Hadisesi yaşanmıştır.
- Hicri 36'da, Cemel'in hemen arkasından başka bir kardeş kavgası olan Siffin (kardeş kavgası) yaşanmıştır.
- Hicri 37'de, Nehrevan (ilim-cehalet kavgası) Savaşı meydana gelmiştir.
- Hicri 40'ta, ise Hz. Ali şehit edilmiştir.
- Hicri 61'de, Kerbelâ (saltanat kavgası) Hadisesi vuku bulmuştur.
- Hicri 63'te, Kerbelâ'dan iki sene sonra ise Harre (ganimet kavgası) Vakası yaşanmış, bu vakada nereden geldiği belli olmayan bir grup asker üç gün boyunca peygamber şehrinde taş üstünde taş bırakmamıştır.
Bu maddeler çoğaltılabilir ama tüm bunları kapsayan ana bir neden vardır, o da İslâm toplumu içerisinde kardeşliğin zayıflamasıdır.
"Bünyânü'n- mersûs" olması gereken İslâm cemaati birbirinden ayrılarak kendi aralarına nefret tohumları ekmiş ve ortaya çıkan bu zafiyet, düşman tarafından fitne ateşiyle bir fırsata çevrilerek destan yazan o insanlar karşı karşıya gelmiştir. Kardeşlik gittikten sonra Medine'de veya Mekke'de yaşamanın, sahâbeye çağdaş olmanın bir önemi de kalmamıştır.
Sayfa 44 - Kırılma Tarihleri Sırasıyla: 35,36,36,37,40,61,63Kitabı okudu
Hatice validemizin diğer oğlu Hind'e gelince o da Resûlullah'ı (sas) yakından tanıma bahtiyarlığına ermiş ve ona (sas) ilk iman edenlerden biri olmuştu. Daha sonra Medine'ye hicret etmiş, Efendimiz ile birlikte Bedir'e ve Uhud'a katılmıştı. Efendimiz'in vefatından sonra da Hz. Ali'nin yanından bir an olsun ayrılmamıştı. Kendisine Hz. Ali'ye olan bu aşkı sorulduğu zaman şöyle der di: "Siz yoksa hissetmiyor musunuz? Bakın Ali'den Allah Resûlü'nün kokusu geliyor." O kokuyu koklaya koklaya Hz. Ali'nin arkasından bir ömür ayrılmamış, en sonunda Ammar b. Yâsir'in yanında bir kardeş kavgası olan Cemel Savaşı'na katılmış ve o savaşta şehit olmuştu
[İbn Hacer, el-İsabe, III, 2059; İbnü'l- Esir, Üsdü'l-Gabe, V, 391]
Hz. Ali' ye sorulmuştu: "Cemel ehli müşrik midirler?" Hz. Ali : "Hayır, onlar şirkten kaçanlardır" demiş ti. Bu sefer: "Peki, onlar münafık mıdırlar?" diye sorulmuştu. Hz. Ali: "Münafıklar Allah'ı çok az anarlar , ama onlar çokça anmaktadırlar" diye cevap vermişti.
Bunun üzerine: "ôyleyse Ey Ali! Onların hükmü nedir? diye sorulmuş: "Onlar bize isyan eden, bizimle savaşan kardeşlerimizdir" demişti.
Bu nasıl bir tablo, şimdi kardeş kardeşi mi doğrayacak, bir ömür batılın boynunu koparmak için kalkan bu kılıçlar şimdi birbirlerinin ensesine mi kalkacak? Ne acı bir durumdu bu durum...
Akademik bir dille yazılmamış, daha çok roman havasında, şiir ve sözlerle süslenilmiş bir tarzda yazılmış. Hz. Ali hayatında bazı dönüm noktası yerlere değinilmemiş, bunlar Cemel, Sıffîn savaşı ve tahkim olayıdır. Değinilmesi gereken noktalar diye düşünüyorum. Keşke küçük de olsa bir bilgi verseydi. Çoğunlukla Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile aralarında geçen olaylara değinilmiştir. Bu detay çok hoşuma gitti. Ancak bazı farklılıklar gözüme çarpmadı değil, mesele Kabe üzerindeki putun atılma olayı kitapta Mekke zamanında gösterilirken, bazı kitaplarda bu olay Mekke'nin Fethinden sonra olarak geçer. Dediğim gibi akademik bilgi kasırgası yoktu, aksine okuduğunuz ağır kitaplardan sonra biraz dinlenmek için okuyacağınız bir kitap diyebilirim.