En çok mahalle pikniği öyküsünü sevdim. Çocukluğumun koku, ses ve tatlarını hatırladım.
Bir pikabın arka kasasında seyahat etmek, piknik alanının gözlerinize doğaüstü gelmesi.
Tertemiz havayı, güneşin dokunuşunu, rüzgarın kokusunu, yeşil çimenleri, toprağın dokusunu duyumsamak.
Ağaç dallarına bağlanan iplerle yapılan salıncaklarda gözleriniz gökyüzü ve yeşil yapraklarda takılı uçmak, uçmak.
Babanızın arabasına büyülü bir saygıyla yaklaşmak. O arabayı kullandığınızı hayal etmek. Aldığımız çeşitli cezaların hala yanaklarımızı kızartan utancı.
Bazı betimlemeleri bana o kadar yakındı ki ! Sadece hatırlatıp, hissettirdikleri için kitap okunmaya değer. Teşekkürler.