Günlük yaşamıma, sadece gecelere özgü, insanlık dışı işlerin görüntülerinin anıları egemen. Somut gerçeklerle olan ilişkim, duyarlılıklarımı acımasızca yaralıyor
"Jean'ın acısına kıyasla benim acım, bende ona olan aşkımın gücünü çağrıştırıyor!" Giderek daha çok acı çekiyorum ve bu acı giderek daha da yoğunlaşıyor. Zira Jean'ın, kokusu çiçeklerin kokularına karışarak yavaş yavaş çürüyen ölü vücudunu, yarı kararmış bir şekilde, kuşkusuz burun delikleri eritilmiş kurşunla doldurulmuş olarak tabutunun içinde sergilenmesi, acımı gitgide ve büsbütün ağırlaştırıyor.
Reklam
Tam bir ahmak olmak ve onlara olan en derin aşkımı, en büyük bir acıyla hissedebilmek için, sevdiklerimi, güzel yetişkinleri öldürmek isterdim. Bu acının tam ortasında, özgürlüğün ışıltılı varlığını keşfedebilmeyi isterdim.
Kaslarımın lifleri, korkunç bir yırtılmayla kopartılıyordu. Acımın daha büyük olmasını ve ulvi bir şarkıya, giderek ölüme dönüşmesini isterdim. Bu, dayanılır gibi değildi.
Jean'ın ölümünden öyle büyük bir acı duyuyordum ki, onun anısından kurtulabilmek için olası tüm yolları kullanmakta kararlıydım. Yazgı denen, bir çocuğu dahi kendi amacı için acımasızca harcayabilen bu vahşi ve kıyıcı hoyratlığa karşı ve o çocuk için oynayabileceğim en iyi oyun, kurbanına duyduğum aşkı onun sırtına yüklemekti.
Ya siz, Nasıl bilirdiniz çocukluğunuzu ey cemaat? Nasıldı Öldürdüğünüz birinin cenaze namazını kılmak?
Sayfa 23
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.