"Hayatın anlamı mutlu olmak idi, başarı ise mutluluğun başlangıcıydı."
Irktan mı arıyorsun? Tonyukuk, Alparslan, Cengiz Han, Fatih, Yavuz ve daha niceleri... Dinden mi istiyorsun? Peygamberler... Disiplin mi özlüyorsun? Hunlar, Prusyalılar... Şahane mutlakiyet mi ? Osmanlılar...
Reklam
Timur tabiiyetindekileri büyük ölçüde ustalıkla idare etmek ve dengede tutmak yoluyla kontrol etti. Cengiz Han gibi o da ordusunu başında kendi soyundan gelen kimselerden veya şahsi taraftarlarından aradığı komutanların olduğu onluk sistemdeki birliklerden oluşur şekilde organize etti.
Kronik Yayınları
Ardından hakimiyetini batıya doğru genişletmeye başlayan Timur 1384 yılında Mazenderan'ı alarak bölgeyi, daha önce İlhanlı tahtında hak iddia eden bir kişinin oğlu olan ve Cengiz Han soyundan gelen yerel Lokman b.Tagay Timur'a bağışladı.
Kronik Yayınları
"Bazı insanlar vardır, daha ilk karşılaşmada, ona, ısınır, güven ve sempati duyarsınız."
Artık savaşta toprağa düşmüş herkesin mezarlarını ziyaret etmenin zamanı gelmişti ama sınırsız yetkiye sahip olan hala öç peşinde koşuyor ve hala bir türlü yatışmıyordu.
Reklam
Ögedey Han
Moğol hukuku (yasak veya yasa) ve ritüeller konusunda yetkin bir kimse olan Çağatay, Moğol Orta Asyası'nda kalmaya devam etti. Söylentilere göre bir hanlığa mal olan merhametsizliği ile kötü bir şöhret kazanmıştı.Yine de, 1229'da babası Cengiz Han'ın yerine tahta çıkan küçük kardeşi Ögedey'in egemenliğini kat'i surette kabul etmişti.
Kronik Yayınları
Cengiz Han ülüş alanlarını oğullar1 arasında paylaştırdığında Çagadai (Türkçesi Çağatay) Uyguristan'dan Ceyhun"a kadar uzanan bölgeyi almıştı ki burası kabaca şimdiki Özbekistan, Tacikistan,Kırgızistan, Kazakistan'ın güney kesimi ile Sincan'ın güneyine tekabül etmektedir.
Kronik Yayınları
Reklam
Bununla birlikte göçerler diğer tüm inançları da eş değer şekilde kutsal olarak görüyorlardı.İmparatorluk idaresi, dini çoğulculukta birlik olarak karakterize edilebilirdi. Hıristiyanlığın Nesturi şekli en azından XI. yüzyıldan itibaren Moğolistan'da kendisini gösteriyordu,bilhassa da Tatarlar, Kereyitler ve Öngütler arasında.Diğer taraftan Cengiz hanedanının bazı üyeleri de farklı dinlere tabi olmuşlardı. Mesela Batu'nun oğlu Sartak (ö. 1256-1257) söylenene göre bir Hıristiyan olarak vaftiz edilmişken amcası ve halefi Berke Müslüman ibadetlerini yerine getiren bir kişi olarak tasvir edilir. Buna karşın Cengiz Han iddia edildiğine göre soyundan gelenlere farklı dinler arasında ayrım gözetmemelerini tembihlemişti.
Kronik Yayınları
Kül-Tegin Yazıtı hakkında
Bu ünlü destan parçasının telkin ettiği ahlaki fikirler, Türk-Moğol Şamanizmine temel hizmeti gören eski yaradılış inançlarından gelmektedir. W.Thomsen'in verdiği özete göre bu inançlar pek basittir. Dünya birbiri üzerine konulmuş katlardan teşekkül etmiştir. Üstteki on yedi kat, göğü, ışık ülkesini, alttaki yedi yahut dokuz kat da karanlıklar diyarı olan toprak altı âlemini teşkil eder. Bu ikisi arasında da insanların yaşadığı yeryüzü vardır. Gök ve yer, semanın en yüksek katında oturan ve ilahileştirilmiş gök manasında Tengri adıyla gösterilen ulu bir varlığa tâbidir. Gök aynı zamanda faziletli ruhların makamıdır. Bunun gibi yer altı âlemi de fenaların cehennemidir. Türk mitolojisinde bir kaç ilah daha vardır. Bunlardan Ilâhe Umay (Oumai) çocukları korur. Sayısız birçok cinler de "yerde ve sularda" (bugünkü Türkçede yer-su) otururlar. Bunlar arasında bilhassa dağlarda, kaynaklarda oturanlara rastlanır. Bundan başka Cengiz Han devrinde ve kanunlarında tapınmanın devam eylediğini göreceğimiz mukaddes mahaller (Iduk) vardır.
Bumin Si-Wei sülalesi ile ittifak etti.- T'o-palardan yani şüphesiz Türk ırkından olan bu sülale evvelce görüldüğü gibi Çin'in kuzeybatısında Çang-ngan (Tch'ang-ngan)'da hüküm sürmekte idi. Tamamen Çinlileşmiş olmalarına rağmen T'o-palar belki de bunlarla aynı Türk kanından olduklarını büsbütün unutmuş görünmediler. Fakat herhalde eski düşmanları Juan-juan Moğollarını geriden çeviren bu ittifaktan memnun kaldılar. Bumin'e hanedana mensup bir prensesi izdivaçla verdiler (551). Bumin, Juan-juanları böylece çember içine almış olduğundan onları tamamıyla ezdi ve kağanları A-na-kuey'i intihar etmek zorunda bıraktı (552). Juan-juanların kalıntıları, Moğolistan'ı Tukyulara bırakarak Çin sınırlarına sığındılar. Tong-Weilerin halefi Pei-Ts'iler, devleti, bunları askeri hudut vilayetlerinin muhafızı olarak burada yerleştirdi. İşte eski Moğolistan imparatorluk toprağı bu suretle Juan-juanlardan Tukyulara, Moğollardan Türklere geçmiş oldu. Bumin, İmparatorlara mahsus Kağan unvanını aldı. Yeni imparatorluğun merkezi yukarı Orhon'da, eski Hiyong-nulardan Cengiz Han Moğollarına kadar step devletlerinin tercihen çok defa genel karargâhlarını kurmuş oldukları bu dağlık mıntıkada kaldı.
Onların altın tabakları ortasında yalnız tahtadan bir tabak kullanır
Got tarihçisi Jornandes, bize Attila'nın kuvvetli bir tasvirini bırakmıştır. O tam bir Hun tipidir. Attila kısa boylu, geniş göğüslüdür. Büyük bir başı, küçük ve seyrek bir sakalı vardır. Hiddetli anlarında müthiş olan ve etrafa saçtığı korkuyu siyasi bir alet gibi kullanan Attila'da, Çin tarihçilerinin bize, Çin'de
Mutluluğun da, mutsuzluğun da kökü birdir : Birine sahip olduk, şimdi ötekini göğüslemeye hazır olalım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.